3 Aralık 2017 Pazar

Her seferinde dünyaya siktir demeyi öğren!
Bunu yapmaya hakkın var,
Aptalca davranıyorsun.
Aptal, düşüncesiz,boş!
Ne istiyorsanız;
YAPABİLİRSİNİZ!
''Cool'' değilim diye endişelenme,''cool'' falan olma kendin ol , kendi dünyanı yarat.
Korkuyorsan,onu kendi dünyana uydur.. 
Korkunu, endişeni Çiz ve Boya,
Hayatın anlamı ''yaşama amacına karar vermeliyim'' gibi, büyük ve derin saçmalıklar hakkında endişelenmeyi bırak.
İmkansız gibi görünen sonlara, hatta hayali dahi kurulamayacakmış gibi gözüken sonlara kararlı bir şekilde git.
Sen dünyadan sorumlu değilsin.
Sadece kendin için çalışmaktan sorumlusun..
Bu yüzden sadece yap!
Düşünmeyi kes,endişelenmeyi kes, omuz silkmeyi kes,merak etme,şüphe etme,korkma,incinme,kolay yol bulmayı umut etmeyi kes.
Mücadele et,doyumsuz olma,komplikeleri kes,sinir bozuculuğu kes,mırıldanma, tökezleme,dır dır etme,aşağılama,hissizleşme,düzensizliği kes,kumar oynama,yıkılma, donuklaşma,çabala,yardım bekleme, kuluçkadan çık, savrulma, sızlanma,inleme, kendini bil, yönünü belirle, at bokuyla oynama, kılı kırk yarma, evcilik oynamayı kes, kimseye yapışma,boş şeylerle uğraşma,kimseyi izleme, parmağınla kimseyi gösterme, sinsice onu bunu gözlemleme, uzun uzun bekleme, küçük adım atma, kem gözlü olma, geçmişi eşeleme, aramayı kes, tüneme, sıçıp sıvama..
Kendine engel olmayı bırak.
Kes şunu ve,
SADECE YAP!!!

YAŞAMIN RİTMİ
Polis memuru Amadeus Warnebring sonunda çılgınlığın pençesine mi düşmüştür, yoksa dünyanın geri kalanı kesin olarak delirmiş midir? Warnebring kariyerinin en zor vakasıyla, müzikal bir soruşturmayla karşı karşıyadır: Şehri orkestra olarak kullanan ve müzikal bir kıyamet “çalan” altı eylemci davulcudan oluşan, ele avuca sığmaz bir çete. Bu vaka müzikten nefret eden kahramanımız için bir işkencedir; ancak son görevi kardeşinin konserini bu ses teröristlerinden kurtarmak olacaktır. Aşk, delilik ve gürültülü davullarla ilgili, kahkahalarla dolu, yaratıcı bir kentsel durum komedisi...

Ve son olarak,
Tavsiyedir, izlemeyi unutma.
:)

18 Kasım 2017 Cumartesi

Birileri hayatından gitmeyi tercih etti diye günlerce kahrolup neden gitti diyorsun ya, hani sürekli kendini yiyorsun,
''Nerede hata yaptım ben'' diye.
''Nasıl izin verdim gitmesine?''
''Hani sevecektim daha çoooook çok.''
Bil ki o istemedi sevilmeyi, çünkü o senin muazzam sevginin kırıntısını bile hak etmiyordu.
Şimdi sen ne yap biliyor musun?
Güzel bir çay demle kendine, otur ve ondan kurtulduğun için şükret Yaradan'a.
Sen sevmeyi ondan önce de biliyordun.
Ama o senden sonra asla öyle sevilmeyecek!.

11 Kasım 2017 Cumartesi

Hayat ilham verirken sen hiçbir detaya dikkat kesilemeyecek kadar körsün.Sana çığlık çığlığa verilen mesaja kulaklarını kapamış,sanki daha önce hiç duymamış gibisin.Her anın bir nimet olduğunu bilemeyecek kadar aptallaştırıyor hayat, vaktinin çok olduğunu sanman için elinden geleni ardına koymuyor.Sonra en beklenmedik anda kendini tükenmiş buluyorsun.
Belkide her duyguyu aşk gibi tutkuyla yaşamalı, belkide her sevgiyi aşk gibi yaşamalı.
Hayat daha atraksiyonlu olmaz mı?
Etrafına bak farkındalıkla, her bir yüz yaralı bir hayat, her yaranın altında muhakkak bir giden ve her giden çok sevilmiş..
Bazen hayat saatlerce aradığın şeyin aslında gözünün önünde duruyor olduğunu fark etmek gibidir, acımasız, kör edici, fırsatçı..
Bazen hayat leblebi tozu yemek gibidir, nefes almak için mücadele ederken boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirsin ama bir yandan senin için leblebi tozu bir efsanedir..
Bazen hayat şekerli beklediğin kahvenin sade getirildiğini o ilk yudumda fark etmektir..

"Hüzün kovan kuşu gelmiş, gecenin yanağına konu vermiş"

10 Kasım 2017 Cuma

Herkesin mutlaka bir laneti vardır.Nefes aldığım müddetçe kimseyi çok sevemedim.Biliyorum ki bu hikayenin sonunda o benim hiç olmamış olucak.Bu yuzden hep imkansızı isteyişim..
Benim olmayacağını bile bile deli gibi arzulamak..
Burnunun direkleri sızlaya sızlaya özlemek..
Bir anlık bakışa bir ömür sığdırmak,
Bütün ezberi yeniden dinleyip, hiç duymamış gibi davranmaya devam etmek..
İnandırmak, hiç önemi yok belki başkası için ama kendimi inandırmak..
Bu kadar özel kılan duyguyu biraz da olsa hissebilmek için, kıvrandığım onca karın ağrısı..
Bırak peşimi, yaşamama fırsat ver, hakkını vereyim..
Bana biraz imkan ver,
Zor olmasın kendiliğinden aksın, kurumasın hiç..
Renklerin binbir tonunu yaşayalım..
Bana biraz şans ver, hiç mi haketmiyorum mutluluk denen o şeyi?
Gözlerine bakarken kafasından geçen tilkileri düşünmek yerine ona kendimi bırakmanın huzurunu yaşayayım..


30 Ekim 2017 Pazartesi

Yaprak dökme mevsiminden sonra,kış artık yüzünü göstermeye başladı. Hala soba yakanlar var mı diye düşünürken bir evin bacasından simsiyah duman çıkıyordu. Yaydığı kokuyu özlemişim desem inanır mısın? Hemen sağ tarafımda 4 kilosu 5 liraya mandalina satan bir abi var.
Zahmetli hiç birşeyi sevmediğimiz gibi tatlı sulu, çekirdeksiz mandalin almak isteyenleri davet ediyor..
Hergun hemen hemen bu saatlerde birbirinden farkli ama ayni saçma hayati yasayan pek çok insanla aynı havayi soluyorum. Başımı kaldırıp tekrar baktığımda yüzlerinde hic eksik olmayan gülümsemeleri ile etrafa neşe saçan çocuklar var..
Kovalamaca oynayan çocuklar, arkadaşı ile dalga geçip koşuşturanlar..
Köşe de durup dedikodu yapan teyzeler, yeni aldığı elbise ayakkabıyi göstermek için gösteriş yapanlar, sevgililerini ve ondan hoşlanan çocuğu anlatanlar..
Az ileride baska bir kızı kesenler, işten ayrılan babalar, rüzgarın ayaklarımıza serdiği yapraklar..
Zil çaldı :)
Görüşürüz.


24 Ekim 2017 Salı

Birisinin gözlerinin içine bakmak için beklerken,
Birileri hep gözlerine bakmıştır.
Birisi seni anlasın diye çabalarken,
Birileri tamda istediğin gibi seni anlamıştır.
Birisi saatlerde konuşsun diye beklerken,
Birileri saatlerce seninle konuşmuştur.
Birisi ilgi gostersin diye beklerken,
Birileri hep ondan önce davranmıştır.
Birisi "özledim" desin diye beklerken,
Birileri yokluğunu farketmiş "nerdesin?, özlendin" diye mesaj atar.
Birisi hep uzaktır, birileri hep en yakınında..
Birisi dönmek bilmez,
Birileri farkedilmek için can atar.
Sense burnunun dikine gidersin.

Bazen bir şey söylemek istemezsin.

23 Ekim 2017 Pazartesi

Hayatımın en boktan haftasına başladım.Sorunları çekmede üstüme yoktur.Daha evden çıkmadan aksilikler başladı, tam çıktım yere kapaklandım. Dua etmeliyim ki ayağımı burkmadım. Lakin çocuklukdan kalma diz yaralarına yenisi ekledim.
Beyaz etek giyicek günü de tam seçmişim. Yeniden kıyafet değiştir, kombin yap ve acele et!
Üstüne birde ardı arkası kesilmeyen çağrılar..
Bazen nasıl katlanıyorum diye düşünmeden edemiyorum.
Gözümde cazibesini yitirmiş o kadar çok şey var ki..
Mecburiyet mi?
Canları cehenneme..
Sıcaklığı severler.
:)

11 Ekim 2017 Çarşamba

Ya yaşat,
Ya öldür,
Ama asla yaralı bırakma.

Onca zaman sana bakarken,
Ben sadece senin yokluğuna kendimi alıştırıyormuşum.
İkimizde dönemezdik.
Ben belli edemediğim gururumun altında ezilirken, sen çiçekli yollarda yürüyormuşsun.
Boşlukta hissediyorum kendimi.
Gidişinin bana yaşattıklarını asla bilemezsin.
Umursadığını düşünmeyi çoktan bıraktım zaten.
Pek çok şey geride kaldı.
Hayaller, umutlar...
En çokta yaptığım seylere olan inancımı kaybettim.
Kırgın değilim, kızgınlığım kendime..
Boşuna anlam yüklemişim adına.
Noktasına hep virgül koyarken kendi kalbime bir çelme takmışım.
Ikimiz içinde zaman çok farklı akmış.
Sana hiç veda etmedim,
Hoş sende bana hiç edemedin..
Tesekkür mü etmeliyim yoksa gidişine ağız dolusu küfür mü bilemiyorum.
Belkide susmalıyım, öncesinde de yaptığım gibi..
Yorgunum..
Ve hiç bir tatilin geçirmeyeceği türden.
Herkesin yaralarını kendisi sarması lazım.Seninle yeniden karşılaşırsak şayet,yeni hikayelerimiz olması dileğiyle.
Hoşça Kal.

6 Ekim 2017 Cuma


Tamam ağladım.
Etkilendim..
Uzun zaman sonra ilk kez izlediğim bir filmi yaşadım.
"İnsan uyuduğu yere değil, yanında uyumak istediği kişiye aittir."
Ne adım Çiçek, ne edebiyat hocasına aşıģım.. Ama bir şey oldu,
Sızım sızım sızladı.
Tarifi yok işte..
Anlatamıyorum.

4 Ekim 2017 Çarşamba

İçim de anlamlandıramadığım bir mutluluk peydah oldu.Hayır anlatacak kadar matah birşey değil ama yerimde duramıyorum..
Belki hastalığın geçmesi,
Belki geceye nispet doğan sabah güneşi..
Sonbahar rüzgarı kimbilir yüzümü okşayan,
Dalında kurumuş savrulmayı bekleyen yaprak misali..
Mevsimi geldi diye toplanan mandalina kokusu..
Bir kırmızı kazağın getirdiği canlılık içimde kelebekleri hareketlendiren..
Ozel hissetmeni sağlayacak mesajları yazan dostlar..
Özlemler, birikimler..
Sabah kahvaltısın da siyahına vurulduğun zeytin..
Yok yok bence fazla pişmesiyle marmelet haline gelen " anne eli değmis ayva reçeli"
Her zaman ki kahkahasını atıp dosta düşmana ilan eden " babam".
Iyi vakit geçirdiklerini söyleyen akrabalar,
Insan pek çok neden biriktirebiliyor, kıyıya köşeye saklanmış "mutluluğuna".


10 Eylül 2017 Pazar

Saatlerdir yüzünü eksitiyordu.
-Hadi yatalım dedim
Ses vermedi.
-Ben ışıkları kapatıp odaya geçtim.
O hâla gelmedi.
Sonra yavaşca odaya girdi, yatağa yatmiyordu.Ben soluma döndüm, beni görünce saklandı. Uyudum sandı, sonra birden;
-Hâla dedi
Ben ses vermedim sonra efendim dedim.
-Bana sarılır mısın? Dedi.
Gel sarılırım dedim. Gelmiyor, elleriyle yüzünü kapatıp boncuk boncuk ağlıyordu.
-Ebrar ne oldu? Neyin var dedim.
Ses vermeden ağlamaya devam etti. Sonra sarıldık, o ağladı ben ağladım..
Göz yaşlarını sildim, sakinledi.
Neden ağlıyorsun dedim?
-Beni bırakma hâla dedi.
Onu bırakıp gideceğimi düşünmüş..
Seni bırakmam dedim, sen benim canımsın dedim.
Rahatladı ve uyudu.
Birinin size bu şekilde bağlı olması, böyle karşılıksız sevmesi, tarif edilemiyor.
Küçücük yüreğinde kocaman yer vermiş..
Seni seviyorum benim fıstık ezmem.
Allah iyi ki seni bize vermiş meleğim..

27 Ağustos 2017 Pazar

Düşünmekten kafayı sıyırmaya yaklaştığın oldu mu?
Sanki beynin kilitlenmiş gibi değil mi?
Hiç geçmeyeceğini sandığımız bir yara gibi.Geçse bile izi mutlaka kalan çocukluk yaraları gibi..
Nasıl da ağlatıyor,
Ben öyle kolay kolay ağlamam diyenlere inat.
"Bu da benim sana, ayrılırken "hediyem" olsun."


2 Ağustos 2017 Çarşamba

HELP ME!
(Bu bir yardım çığlığı değil)

Hiçbir şeyin beni mutlu edemediği bir dünya da yaşamaya çalışıyorum.
Çoğunlukla uyuyorum, avutuyorum da denebilir.
1 hafta nası bitiyor, haftanın başi nasıl geliyor anlamıyorum
Depresif bir haldeyim.
Uzun zamandir kendime bakmiyorum.
Tek yaptığım şey yediklerime dikkat etmek, ölçüyü kaçırmamak..
Anlamsız bir halde sona doğru gittiğimi düşünmekten kendimi alamıyorum.
Birseyler yapabilecek gücü kendimde bulamıyorum.
Saçmalıyorum,
Kaygılanıyorum,
Ve sıklaşan baş agrılarıma yenik düşüyorum.
Oksijenim yavas yavas tükeniyor..
Boğuluyorum.
Zayıflamıs bünye ile bütün hastalıklara gebe kalıyorum.
Kendi kendimi tedavi edemiyor, başkalarının yardımını istemiyorum.
İçimde bir yerler de "imdat" çığlıkları duyar gibi oluyorum.
Kâr etmiyor, onu susturuyorum.
Zafer kazanmış bir budala gibi hisettiriyor.
Boyun eğmiyorum.

27 Temmuz 2017 Perşembe

Kafamı karıştıran şeylerin sadece "sen oluşu" seni mutlu edebilir belki ama beni tedirgin ediyor.
Dışarı da bulutlanan ve öfkesini bırakmaya hazırlanan yağmurlar,
Birde düşünürken rüzgarın etkisiyle savrulan saçlarım var..
Ellerimi açtım tutamadıklarım bendim.
Tuttabildiğim bir damla bile etmiyordu.
Avuçlarıma sığmıyordun..
Bense dua gibi el açıyordum.
Saçlarım yüzüme düşüyor
Gök gürlüyor, şimsek çakıyordu.
Ben yine işimi gücümü bırakmış sana odaklanıyordum.
Sonra kaldırdım başımı, karaydı mavisine vurulduğum gökyüzü..
Öfkelendi islatirken..
Herseyi  savuruyordu ne varsa..
Kaçışan insanlar var
Ne komik oluyormuş oturduğun yerden izlemesi.
Immm
Aramizda kalsin camı açik biraktim etraf da islaniyordu ben gibi..
Burnumu sizlatan toprak kokusunu çekiyordum ciğerlerime..
Oyle hasretmis ki yağmura, kuraklığı bundanmış..
Hadi gel islanalim desem..


Yazar, dolduramadı boşlukları.
Oyle iste bir garip persembe ikindisinden..





6 Temmuz 2017 Perşembe

Sadece sevdiği kızın yanında olabilmek için tüm gün denize girememesine rağmen tekne turuna çıkan bir adam da gördüm.Önceki gece kızın adını koluna yazdırmış, deniz yasak.Adam ne deniz görüyor ne kol acısı ne Temmuz sıcağı.Sadece sevdiği kızın övünç dolu bakışına razı gelmiş.
Ailesine kucak açmış..
Onun ağız dolusu gülüşünü görmek için kendinden vazgeçmiş.
İlginç de gelmedi değil.
Kız kök söktürüyor adama zilli biraz, sanki sevildiğini ve terk edilmeyeceğini o kadar iyi biliyor ki bununla akıl oyunları oynuyor.Adama işkence ediyor, adam az evvel görmezden geldiği tüm o eziyetlerden çok daha fazla acı çekiyor.
Çünkü umursanmıyor.
''Beni sevmeye vakit bulamaz mısın?'' diyecek utanmasa..
Halbuki aşka oyun sokmayı keşfetmeseydik ne kadar mutlu olabilirdik.
Hani bazı adamlar kıyılmayacak kadar tatlıdır.
Şansıdır karşısına çıktığının..
Keşke kırmasanız onları kızlar, ucu dönüp dolaşıp aklı başında kızlara değiyor da..
Bazı insanlarsa,
Şanslı olmayacak kadar gururlu..
Keyifli Dinlemeler.

26 Haziran 2017 Pazartesi

Kendinle baş başa kalmanın en güzel yanı, aynada ki diğer suretim.Hesaplaşmamız ne kadar yaman olsa da aynı düşündüğümüz şeyler var..
Göz altı çizgilerim belirginleşti mesela,
Eskiye nazaran daha yorgun ve ışığı sönen gözlerim var..
Birde baktığım da görmeye çalıştığım gözlerin var gözlerimin içinde..Umut dolu, heycan verici, kafa karıştırıcı.
Aylarca bekleyip üç beş saatte sığdırmak, hissettiğim tüm duyguları..
Buz kesip, kaynar su boşalır gibi..
Ne söyleyeceğini bilmeden -eee daha napıyorsunuz? demek gibi..
Dokunmayı isteyip, sadece sarılarak yetinmek gibi..
Yersiz belki ama korkularım gibi..
O kadar gerçek bir o kadar hayal gibi..
Birlikte birşeyler yapmayı bu kadar çok isterken, hep ertelediğim saatlerim gibi..
İyi gibi, iyi ki gibi..
Hoşgeldin.



17 Haziran 2017 Cumartesi

Çok da sabırlı sayılmam, adımı birkaç kere söyledin mi "ee, yeter be ne var" diyebilirim yani.Belki bugüne kadar fazla sabır gösterdiğimden...
Hazzetmiyorum artık boş vaatlerden aslında..İnanan taraflarım tutuldu desem yeridir.Bu kadar tahammülsüz olmamın sebebi de ....... biliyorsun değil mi?
Evet bence biliyorsun..
Zamanında sevmediğim her an için şimdi katbekat tahammülsüzüm..
Yani demem o ki;
Bin kere de adını söylese sıkılmayacağı biri lazım insana.Her duyuşunda içini kıpır kıpır yapacak biri..
İllet değil minnet ettiricek mesela..


15 Haziran 2017 Perşembe

Oyunlar oynayacak halim yok hiç, kimse kusura bakmasın, birileri beni sevsin diye "pes"i harika oynayamam yani, siyaset yapamam,her futbol maçından zevk falan da alamam.Alışverişi seviyorum ya da dedikodu hobilerim arasında diye kendimden utanamam.Olmadığım birisi gibi davranamam artık.Çünkü en zoru başkasıymış gibi davranmak, olduğunu reddetmek.
Mücadele etmek.
Beynimize kazınmış, birileri beni sevsin diye zor kız olayım olayına giremem.Sevebiliyorsam sevebiliyorumdur iste, değer vermek mi? Hasını verebiliyorumdur.Sen hastayken uyuyamıyorsam uyuyamıyorumdur.Seni onca şeye rağmen bekliyorsam, sen de dönmesini bileceksin.
Seni umursamıyor gibi yapınca, benden hoşlanacaksan git daha sadist birini bul kendine.
Seviyorsam gurur yapmak için kıçımı yırtamam.İt dövüldüğü yeri sevecekse varsın sevsin!
Ama bana göre değil.
Bu sadece hatırlatma, bilmem anlatabildim mi?
:)

9 Haziran 2017 Cuma

İnsan hayatında bir çok kez  kırılmaz;
Birincisi çok incitir, ikincisi koymaz, üçüncüsü inan ki umrumda degil.

25 Mayıs 2017 Perşembe

"Insanlar genelde kırıldığınız şeyleri onemsemezler."
Beni benden çok düşünecek misin?
Kızdığım, herşeyime karısıyor diye soylendiğim, beni kendisinden bile onemseyecek kadar düşünen ailemin yaptıklarını senden beklemek? Ne garip bir ironidir bu böyle..
Ne diyor biliyor musunuz şuan dinlediğim sarkı da,
Değisir kokun, ısınır tenin beni yakarsın..

23 Mayıs 2017 Salı

Gerçeği bilmek mi?
Kayıtsız kaldığımız o kadar çok anı var ki, hiç düşündün mü neden soru sormaya korkarız?
Alacağımız cevap ya bizi tatmin etmezse?
Ya "o" bizi sevdiğini söylemeye hazır olmadığını dile getirir ve bizi üzerse?
Ya bağlanırsak?
Ya bağlanır ve gitmek zorunda kalırsak mesela?
Bu nasıl ucu bucağı belirsiz bir korkudur ki hem gitmekden korkarız hem gitmesinden.
Bazen kalmasından bile korkarız.
Çelişkili ve dengesiz ruh halimiz bizi tüketir.
Dünyanın o en güzel duygusunu kendimiz için bir Çin işkencesi haline getirebiliriz.

"Elimi tutsan ve desen ki hepsi geçecek, hepsi geçmese ama sen hep yanımda kalsan.."


18 Mayıs 2017 Perşembe

Uzun zamandır uğramıyordum, yolum düştü de yolu düşmedi sevdiklerimin içimde bıraktıkları düş kırıklıkları..
Aşırı canım sıkılıyor, ve hiç bir şeyden tat almıyorum.
1)Kafamı kurcalayan saçmalıklar, 
2) Gelecek telaşı, 
Anlayacağınız üzere, yaşama hevesimi alıp götürüyor. Kaygılar bitmiyor, korkular bütün hücrelerinize işliyor.
Siz mi?
Sahip olduğunuz bedenin içine sıkışmışsınız.
Duvarlarınızı yıkmaya çalışanlar ya acıtıyor, ya kanatıyor.
Bir yerde duymuştum, ''korkunun ecele faydası yok''tur sözünü.O zaman neden bu dizlerimin bağının çözülmesi, sebebini bilmediğim kramplar neden batıyor bu denli?
Aaa hadi ama Sevim diyorum,
Sonra çekiyorum bir sandalye oturuyorum götüm üzerine.:)
Şuraya bir şarkı bırakıcam ezberlenmelik, benden size gelsin.
Okuyan gözlerinizi öptüm.

Aşk Canını Yaktı Demek
Bense Sevda Küllerini
Her Dolunay Gecesinde
Gökyüzünden Topluyorum
Onulmaz Dert Gibi Değil Bulunmaz Deva Gibi
Kaybetmekten Korkarak Başucumda Saklıyorum
Özlemekten Uyandığım Sabahlar Bitecek Diye
Yitirmekten Korkarak Başucumda Saklıyorum
Bir Tek Sesim Kalsa, Onu Da Rüzgar Alsa
Yarin Yanağına Değmeden Olmaz
Ah Bu Sevda Tekmiş, Koca Ömrüme Yetmiş
Göklerde Aranır Yerde Bulunmazmış
Buluta Yükü Sorulmazmış
Şurda Olmayan Ev Var Ya, İşte Bizim Evimizdi
Ölümden Her Geçişimde Hep Aynı Çocuğun Sesi
Büyük Olur Derler Ya Hep Büyük Düşerin Kırıkları
Saklaması Zor Olurmuş İzlerini
Bir Tek Sesim Kalsa, Onu Da Rüzgar Alsa
Yarin Yanağına Değmeden Olmaz
Ah Bu Sevda Tekmiş, Koca Ömrüme Yetmiş
Göklerde Aranır Yerde Bulunmazmış
Buluta Yükü Sorulmazmış

25 Nisan 2017 Salı

Sonunu bilmediğim bir umman deniz kendisi.Kulaç attıkça sevebilecek bir çok sebep bulabiliyorsun.(Aramızda kalsın, yüzme bilmiyorum:)Değer veriyor, hissettiriyor..
Ve güven,
Hayatımda hiç bu kadar anlam kazanmamıştı.Nerden çıktın karşıma sorusunu karşılık, "iyi ki"ler yamaladığım..
Teşekkür ederim, bana herşey olabilecek yürekliliği gösterene..



9 Nisan 2017 Pazar


Tek kelimeyle muhteşem.
Raplay tuşunu s.ktm.
Benden size gelsin.

HAYKİ FT. EYPİO - Düşsün Yollarıma Şarkı Sözü

Haddinden fazla bilme dinle
Mutlusun ama bana gülme
Kapının ardı türbe tüh be örtemedin ayıbını tüyle
Sana göre her duyduğun iyi de izle ama aynını giyme
Her kızın hayali giyinen hocam hayalde günah mı dinen
Tutmadı hilen ama daha sana batmadı iğnem
Kimini hayata bağlıyor üç beş yedi beni do re fa la sol si'ler
Bir de mi'ler sorsan hepsi iyiler sorunca olunca temsilen
Daha çiler daha çok siber güç paraya beş göksiler
Aniden eş dost gider kahreden çelişkiler
Mahveden bir sahtelik ve kan gören ilişkiler
Her gelen giriştiler muhabbetler maskeler
Tuhaf sesler caddeler tüm kulisler sahneler
Sakalım uzundu kesti polisler
Çünkü sıkıldım sokakta aranmaktan
Eve tıkılıp daralmaktan
Çalışıp sisteme yol olmaktan
Samimiyetsiz tavırlardan ve sikik bir karıyla anılmaktan
Tak kulaklığını bana sarılma  rapcı, arkamdan ismimi bağırma

Eypio

Baktım yalnızım her yanımı
Yandım al beni hep o kollarına
Dumandır, öyle yandır içelim ateş alsın alevlerini de
Düşsün yollarıma
Düşsün yollarıma
Düşsün yollarıma

Dipteyim daha da itmeyin
Belki hata ettim gitmeyin
Bazen durup öyleyece gülüyorum
Kendimi uzaktan izleyip sanki hapisteyim bir kafeste
Eh işte..
Daha çok saygı için daha çok para
Daha çok para için pis işler
Çünkü doğduğum evi  geri almak imkansız tek işle
Çünkü tek işle imkansız almak geri doğduğum evi
Olduğu gibi bırak siktir et
Tüm küpler boşalır dolduğu gibi
Hanginiz buldu umduğu gibi
Hanginiz umdu bulduğu gibi
Benim saçlarımı yalan hayat senide devirir vurduğu gibi
Kimisi görünür olduğu gibi
Kimi de oluyor gördüğü gibi
İyi ama kim kime kim kimin kime kim kiminle
Ben kimim ki? Kim kimin ki?
İyi ama kim kekeme kime sinirli
Kim bilir kibirden kim delirdi
Tüm gün yine dırdır tantana bende bir albüm tıktım çantama
Gezdim İzmir İstanbul Ankara imza günü sohbet kankalar
Hala dolu bir hesabın yok Hayki
Senle çalışmıyor bankalar
Çok sikimde rap yüküm ve hep beraber gülücez buda tek düşüm

Eypio

Baktım yalnızım her yanımı
Yandım al beni hep o kollarına
Dumandır, öyle yandır içelim ateş alsın alevlerini de
Düşsün yollarıma
Düşsün yollarıma
Düşsün yollarıma

Öpüldünüz.

30 Mart 2017 Perşembe

Bazısı nefret eder, hoş nefret bence sevgiden çok daha güçlü bir histir ve duyulana büyük değer verdiğini gösterir de, bazısı anlamını bilmeden nefret eder işte.Saçı uzun erkekten, kısa boylu erkekten, şişman kızdan, çok gülen kızdan..
Kız kısmı ağır başlı olur çünkü, biçtiğimiz değerlerimiz var bizim, öyle çok gülmez kadın dediğin.Erkekse uzun saçlı küpeliyse mutlaka bir anormallik vardır işin içinde.Hele ki kıskanmıyor sizi bunaltmıyorsa kadın yada erkek kesin sizi aldatıyordur.
Nasıl güzel ön yargılara sahibiz.
Bazen sıralayıp gülüyorum.:)
Komiğiz epey.
Hayatında öyle birisi olmalı ki, sen yaşadığını sanarken, tüm bildiklerinin bir yanılgı olduğunu vurgulatacak kadar derin bir nefes alabilmeni sağlasın..
Öyle bir bak ki bana, gözlerinde kendi mutluluğumu göreyim..Kendimi mutlu olduğuma inandırmak için her seferinde daha uzun bakmak isteyeyim gözlerine,hani hep derler ya doyamayayım işte Serkan..
Bol kalorili tarifim var, mutlulukdan öldürebilir.
Teşekkür etmek istedim.

21 Mart 2017 Salı

Çogu zaman insanlar sizi incittiğinin farkında bile degildir.Yere düşen her damla göz yaşınızın izi yastığınızdadır..
Sevmek müthiş bir duygu, bunu karşı tarafda hissedememek yerin dibi gibi..
Sizin hiç içinize öküz oturdu mu?
Nefes alamıyor gibi, can çekişir gibi..
Boğulur gibi..
Ölür gibi..
Sen gibi.
İçinden koşup  haykırmak gelir bazen ona deli gibi aşık olduğunu.Sonra alacağın cevap korkutur vazgeçersin aniden..
Vazgeçtiğine pişman olursun.
Sonra yine, yine ve yine vazgeçersin.
Gururun engeller seni, sanki o güne kadar çok bir işe yaramıştır.
Seni tutan gerçek bahanelerin yoktur da kendi yarattığın her kibir parçası sana mükemmel bir bahane gibi görünür.
Atamaz mısın tam da o an bu yükü kalbinden?
Kavuşmak çok mizansen, bir kere sarılayım yeter.
Sen bir şey hissetmesen de olur, ben tüm enerjimi seni sevmeye harcadım bile.Yani sevgilim bende de takat kalmadı artık peşinden koşacak.
Bir sarılayım yeter...
Tesadüf müydün sen?
Nasıl da kader tütmüştün oysa burnuma..
Bu kadarına pes dememiş miydik sahi?
Ve artık olmaması için ürettiğim bahanelerin bile sonuna geldim.
Bazen hayat bazenli cümlelerden bıkmaktır,
Bazen ünlem koymaktan yorulmak,
Bazen sorularda boğulmak..
Sana gelince sevgili;
"Birgün şikayet ettiğin ne varsa "özleyeceksin."


9 Mart 2017 Perşembe

İnsan hakaretin en büyüğünü kendisine yapıyor.Zamanı geldiğinde ise kendine ödül vermekten geri kalmıyor.Hayatta belki de en zor olan affetmek..
Acı çekmeyi hak ettiğini düşündüğümüz benliğimizi affetmek..
Gözlerini kapatıp derin bir nefes al keyfine vara vara.
Alacak kaç nefesimizin kaldığını kim bilir?
İntikam..
Acı..
Esaret...
Bağımlılık..
Nefret..
Vadesinin ne zaman dolacağını bilmediğimiz hayatlarımız için fazla kibirli hisler değil mi?
Sana bu kibri veren kim?
Bir de zoraki özlemler var..
Özlemek derde çare değil.Giden geri gelmiyor amaçsızca bekleyince.Beklemek sadece ömürden çalıyor..
Yaşanabilecek mutlu anlar yerine arsızca hayatımızın içine eden acı bekleyişlere teslim oluyoruz.
Oysa hayat ne kadar adi!
Ne kadar "bugün".
Ne kadar "zamansız".
Birbirimize tutunmadığımız ve sevgiyle beslenmediğimiz her an için pişman olacaksak neden bu öfke?
Gereksiz bir amaç uğruna hayatını heba edip mücadele etmek ne kadar oyalayıcı ise gelmemesi gereken birini beklemek de o kadar trajikomiktir.
İyisi mi hayatın iplerini elimize alalım.
Sevelim, sevilelim..
Nefes alalım,
Bütün vazgeçişlere rağmen..
Ne dersin?


4 Mart 2017 Cumartesi


Yalnızlığa bitişik yaşamak yerine, bitişik olabilirdik bir yayla çorbasını karıştırırken. Biliyorum hayat hiç adil değil..
İsminin harflerinden seni tanımayanları ağlatacak şiirler yazabilsem de sabah erkenden kalkıp, sevmeye devam ettiğim adam ile bir yayla çorbası karıştıramıyorum.
Kahvaltıda aynı zeytin tabağından zeytin yemek diye hayal kurar mı insan?
Ben şarkı dinlerken bile acaba o da dinliyor mudur diye düşünüyorum.
Böyle ihtimallerin umudu azalacak gibi olduğunda yağmur yağıyor evet, aynı yağmurun altında ıslanıyoruz..
Yağmur yağdığında sesini dinliyorum, kokusu sen..
Eşsiz, benzersiz..
Aptallık bu ya;
Senin de dinlediğini düşünüyorum, yapacak daha mühim bir işin yoktur..
Ya da olmamalıdır.
Banane!
Benim yoktu, yağmur yağardı..
Islanamasak da dinlerdik.
Tek işim bizdik,
Yağmur yağardı, biz olurduk..
İnşallah bir gün nasip olur, dibi tutmasın diye birlikte bitişik şekilde bir yayla çorbası karıştırmak.
Hatta belki yağmuru da görebileceğimiz bir odada.

20 Şubat 2017 Pazartesi

Düşünmeye dahi üşeniyorum bazen..
Belki üşenmek değil, ertelemek benimkisi.Ertelediklerim kadar azaldığımın bilincinde değilim henüz.Lafta var icraatta yok varlığım.Hayallerim, hedeflerim, geleceğim..Kendilerini üstlenmem için artık yalvarma durumuna geçmiş sorumluluklarım var.Ertelemeyi yaşam tarzı haline getirmek için ne de çok çabalamışım.Çocukluğumda olmak istediklerim şimdi olamadıklarımla elimde avucumda ne varsa tartmalıydım.
Yapamadım..
Yine erteledim,
Bu defa üşendiğimden değil korktuğumdan.Göreceklerime kör, duyacaklarıma sağır olmak daha kolaydı.Hayal kırıklıklarıyla baş edecek gücü bulamadım belki kendinde..
Tekrar her şeyi bir kenara atıverdim.
İçimde birbiriyle ölesiye mücadele eden bir şeyler volta atıyor.Biri sorgulamaktan çekinmeden daimi bir şüphe içinde, diğeri koşulsuz şartsız güvenmek istiyor vaatlere.
Bu kadar bilmeseydim daha kolay olmaz mıydı hayat?
"Tanrı cahilleri korur"
Sorguladıklarım ve cevabını buluncaya ertelediğim hayatım için Tanrı'nın koruduğu cahillerden olmak isterdim.
Belki sıģ bir hayat fakat bilinçsiz bir mutlulukla dolardı içim..
Bu kadar eleştirisel bakmaz, her sözün dürüstlüğünden böylesine şüphe etmezdim.Sükunetin tılsımıyla muhalefet olmamı gerektirecek tüm durumları kaldırıp atardım bir kenara.
Içimde sıkışıp kalan enerji birikimimi akıtabileceğim sayfalar, gücümü aldığım kalemim olmazdı.
Bazen olmasını yeterince istemediğimiz şeyleri arzularız.
Olmadığı için kahrolduğumuz anlar vardır.Hıçkırıklarla ağladığımız geceler..Özlediğimiz kokular, sarılmayı özlediğimiz bedenler..
İsteriz ama olmaması gerektiğini biliriz ya içten içe.
Bu yüzden kalbimiz en derinde aslında engel olur onun gelişine..
"İsteyen insan her şeyi yapar" derler.
İnanırım.
Ölüm dışında her duruma engel olabilecek gücü barındırdığımızı biliyorum.
Sadece "istemek" ya da "yeterince isteyememek" var. Bir de "ne istediğini bilmemek"..
Hangisi sensin?
Emin olduğum tek şey var.
Hayatımın son anlarına geldiğimde o "film şeridinde" görmek istediklerim var.
Sen adına "hayal" dersin..
Ben "beni ben yapanlar"..
Peki ya sen?
Kaç tane "seni sen yapanın" gidişine göz yumdun?
İste ve kazan hayatı..
Hayat bekleyene gitmiyor, beklemeye üşenene yaşatıyor kendini.
Sevgilerimle, öptüm.

15 Şubat 2017 Çarşamba

Aptallaşmanın anlamı yok, eğer onun sana gelmeyeceğinden artık eminsen.Gözlerinde sana bakarken o eski tatlı ışıltıyı yakalayamıyorsan, artık sana karşı korumacı tavrı yerini umursamaz bir hale bıraktıysa ne yaparsan yap eski tılsımı yakalayamayacaksın.Ona verdiğin zamanı ve enerjiyi kendin için harcarsan belki karanlığın içinde kendi ışığını bulursun.Kendinden vazgeçip onun için çabalamaya devam edeceksen yazının başına dön!
Belki en az on defa okursun aynı yazıyı, belki bu kısır döngü içinde onu unutman gerektiğini idrak eder ve teşekkür edersin bana.
Okuyan gözlerinize sağlık.
Öptüm.

10 Şubat 2017 Cuma

Sen gelmez oldun;
Gün aymadı,
Aklımın çıkmazların da..
Sen gelmez oldun,
Berbat bir gecenin sabahı olmak bilmedi..
Sen gelmez oldun,
Tenine uyuduğum masallar bitmedi..
Sen gelmez oldun,
Kokunsa hiç gitmedi..
Sen gelmez oldun,
Aynada baktığım yüz gülmedi..
Sen gelmez oldun,
Topladığım saçlar düzelmedi..
Sen gelmez oldun,
Çocuklar küstü, ay geceye düştü, mevsimler degişti...
Sen gelmez oldun,
Bir yıldız kaydı penceremden..
Sen gelmez oldun,
Gözleri karam, su oldu damla damla..
Düştü toprağa can oldu, tohum oldu,
Yeserdi umutla..

İlk şiir deneyimim,
Bundan iyisi şamda kayısı! :D
Beni okuyan gözlerinize sağlık.
Öptüm.

7 Şubat 2017 Salı

Yalnızlığım ve ben, birbirinden pek haz etmeyen oda arkadaşları gibiyiz. Birbirimize tahammül edebilmemizin tek sebebi aynı boş hayale sahip oluşumuz. Tek ortak noktamız dertleşebiliyoruz her gidenin yokluğu hakkında..
Sanırım bizi bir arada tutan da bu atıp tutmalarımız gidişlere..
Kalabalıklaşan yalnızlıklara inat, neşeleriyle motive eden dostluklara selam olsun.
Turgay, Emrah, Serdar, Melis, Kardelen, Zeyno, Seda, Sevde, Emine, Aykız, Zeynep, Özgür, Gökhan, Kerem, Murat.

Bir gün biri karşına çıkıp durduk yere sana ne kadar özel olduğunu söylerse..
Durup gözlerinin içine bakıp doğruluğundan bir saniye bile tereddüde düşürmeyecek o ışıltıyı gördüysen..
Kalbini daraltan tüm  anlar bir perdeyi açar gibi  aydınlanıverdiyse mesela?
Hoş geldin de aşka..
Bırak sarmalasın tüm karanlığı, katsın gökyüzüne.
Aşk geldi mi hazır olup olmadığının konusunda çelişkiye düşmek gibi bir lüksün yok senin!
Öyle paldır küldür gelir ki..
Gideceği korkusunu duymana izin vermeyerek koca bir mutluluğu yaşatır sana..
İşte  tam da bu hazır olamama durumu yüzünden geldiği gibi ansızın gidiverdiğinde yıkılır, tüm beklentilere kapatırsın kendini.
Bırak hoş gelsin aşk..
Giderken içten bir siktir çeker hafiflersin arkasından..
Kendini tekrar kapamadan önce güzel bir esintiyle dolar bedenin..
Kendinden tekrar vazgeçmeden önce, Kendimden de vazgeçmeden sevdir, sevdirin kendinizi.
Hoş gelsin AŞK!

1 Şubat 2017 Çarşamba

Iyi olduğumu düşünmüyorsun degil mi?
Hah!
Yanılmadın iyi olsaydım sana gelmezdim.. Sana gelişlerimin bir anlamı olmalı değil mi?
"Çaresizliğim, en azılı düşmanım."
Kendimi veremiyorum, bak yine dağıldım. Toplaması bir o kadar güç.. Satır, satır yazıyorum, harf, harf işliyorum sana gelmenin yolu olan kelimelerimi..
Neyi beceremediģimi bir bilsem, bir kırabilsem şeytanın bacağını..
Bak gör o zaman demeyeceğim elbet boğazıma düğümlenen "mutlu"luklarım olsun istemem. Neyse Sevim'den saçmalamalar vol bilmem kaç :)
Uyumak, kendini uyutmak da artık yetmiyor bilesin. Gelişine vurduğum cümlelerime burda son verirken Sezen ablaya da kulak verin;

"Buz gibi soğuk suya benzer, inan bitmiş her aşk. Tuz gibi bassan yarama, derman olmaz sana."

22 Ocak 2017 Pazar


Söz konusu çiğ köfte olunca,
Saatin pek de önemi olmuyor. (:
Bize afiyet, size iyi geceler olsun..

17 Ocak 2017 Salı


Yarım bıraktığım yerden  devam;
Bu kadar kolay bir şey değil, yani uçağa binmek, asansöre binmek, kapalı yerlerde bulunmak, yani en azından fobisi olanlar için dünyadaki en stres verici eylem. İnsan istiyor ki ayakları yere bassın, havada asılı kalmasın. Gerçi insan korkmamak da istiyor. Ama bazen o kadar kolay olmuyor. Binlerce senaryonun arasından en kara olanları kurma yeteneği biz karamsar insanlara verilen bir çeşit lanet olsa gerek. Yani sadece o binlerce senaryo arasında birini seçsek bile. Oscar adaylığına yürümüşüz gibi geliyor. Bak bir kez dene, kurduğun o karamsar senaryoyu yaz bir deftere. Sonra oku, film çekilmez mi?
Kendini aşağılamana ya da korktuğun için öfkelenmene gerek yok. Çünkü sen korkmak için mutlaka geçerli bir sebep bulmuşsundur. Çünkü insanız biz, tüm sıkıntılar, tüm duygular, tüm ifadeler bizim için, bize özgü...
Korkmak da bunlara dahil. Böcekden, köpekden, köpekbalığından, denizden, asansörden, uçaktan, sevmekden..
En çok da mutlulukdan korkmaktan..
Bazen olaylar bizi direnemeyeceğimiz noktalara sürükler. Bazen o noktalarda çok da direnmemek gerek. Sanki o deneyimlememiz gereken bir maceradır. Bazen mecbur kalarak binilen bir uçak ya da merdivenle çıkılmayan bir kata asansöre binerek çıkmak zorunda kalmak gibi.
Kabule eren tüm korkular yitip gider.
Lütfen kendine korkularında hak ver. Evet korkabilirim "tabi ki" korkabilirim de. Bir kere dene. Bu seni öyle güzelliklere ve cesarete götürecek ki hayret edeceksin..
Korku bizlere özgü, hayatın espri anlayışı bol acılı Adana dürüm gibi? Yoksa Urfa mıydı o? Hep karıştırırım.
Acıyı yer, çıkarırken zorlanırız ama mide ve bağırsaklarımız da hatırı sayılır derecede temizlenir.
Doğru mu?
Evet...
"Tabiki".
Yazımıza burda son verirken benim için çizilmiş bir resim paylaşıcam;
Gözlerim pörtlek,
Kaşlarım keman,
Dudaklarım silikon,
Saçlarım peruk..
Onemli olan niyet. :D
Teşekkür ederim "Meryem Ş."


14 Ocak 2017 Cumartesi

Hayatım boyunca, başlangıç yapmak da zorlandım. İşin aslı bütün "büyüsü" de burda. Çünkü başı olan bir şeyin mutlaka sonu oluyor. İnandığım şeylerin peşinden gidemeyen bir zavallı gibi hissediyorum kendimi.
Ezik..
Daha adisi ne varsa işte..
En aşağılık sözleri hakeden elbette ben değilim, ama en aşağılık muameleyi yapan insan(lar) var hayatımda. Keşke doğmadan önce insana sorulsa; seçeceği hayati en önemlisi aileyi..
Evet aile, söz de doğrusu et ve tırnak.
Ama itiraf etmeliyim ki koca bir "yalan".
Ayrılmaz ikilinin göz yaşına bakmak istemezcesine "acıtmak" istiyorsun kendini. Sonra yine o kahrolası korkularının şiddetli maruzuna kalıyorsun.
Kaçamıyorsun..
Saray yuvası sandığın evin foseptik çukurun da bir bok muamelesi görmeye devam ediyorsun.
Ikındıkdan sonra ki gelen rahatlık..
Bir parça mutluluğun bedelini en ağır şekilde ödemek..
Sanki hayat ısrarla gülen gözlerini yakmak istercesine..
Her daim boşalmaya musait, her daim dolu.
Senin mutluluğunu kendi çıkarları, kendi doğruları üzerine hiçe sayanlar, bildiğini okuyanlar..
Bencil egoistler.
Kırılan her parçamın içinde ki umut ışığı bitmeyecek elbet ama, hissettiğim yorgunluk kadar yaşlıyım.
Tükenmek neyse, ordayım.
Mutsuzum evetttttttt, ağız dolusu mutsuz.
Sonra birgün yeniden uyuycam ve bir daha hiç uyanmak istemezcesine.
Karamsarlıklarıma aldırmayın, içinizde ki umudun kaybolmasına izin vermeyin. Tüm samimiyetimle söylüyorum her biriniz gercekden mutlu olmayı hakediyorsunuz. Sayet bir gün aynı yağmura ıslanırsak, aklınızdan ve kalbinizden geçirdiğiniz tüm dualarınız kabul olsun.
Beni okuyan gözlerinize sağlık.
Öptüm.

"Sığınaklar aramak, kederli şarkılardan"


10 Ocak 2017 Salı

Mutlu muyum?
Mutlu olmanın belirtileri neler?Varsa bunun ilimi bilimi, bariz belirtisini söyleyin de biz de bilelim. Hani ilkokulda, lisede falan öğretmen seni arkadaşınla kikirderken yakalar ve "Çocuklar, hmmm, neymiş  bu kadar güldüğünüz anlatın da biz de gülelim" der ya böyle kıl kıl.
Açık açık söylüyorum işte, böyle kafaya takmayan, her koşulda mutlu olabilen, he bir de şu "mutluluk" denen şeyin gercekte ne olduğunu bilen varsa bir zahmet söyleyiversin.
Sevap işlesin.
Oturdum düşündüm öyle, dedim ki insan mutlu olduğunu nerden anlıyor? Gülünce mi? Çünkü ben en çok uyurken mutluyum.
Yani en azından sürekli düşünmek zorunda kalmıyorum, bu da mutluluk verici işte.
Zırvaladım.
Siz iyisi mi bir sonrakine geçin, he bir de bir zahmet sayfanın altına kendinizi mutlu eden şeyleri yazın mesela. Şayet yakalarsanız mutluluğun resmini fotoğrafını da çekin.
Belki sosyal bir ağa koyar "mutlu" olursunuz :).
Bir tanesinin sebebi de ben olayım.
Öptüm.

2 Ocak 2017 Pazartesi

"Hassiktir senin de mi çocuğun oldu?"
Yaşında olmak;
Vallahi gençsin evet biliyorum, evlilik için hele, ohooo...
Zaten evlilik meraklısı da değilsin ki!
Ama arkadaşların da bir bir evleniyor.. Düğünlere yalnız gitmece, sende durumlar nasıl sorularına kem küm etmece ( içinden küfür etmesi de var  muhakkak ), sonra en yakın arkadaşlarının nikah şahitliğini melakoliğe bağlayıp yapmaca ve nihayet yolda yıllardır görmediğin sınıf arkadaşını elinden çocuğunu tutup gezdirirken görünce " Hassiktir senin de mi çocuğun oldu?" demece!
Üstelik sen benden çirkinsin! Sen lisede sümüklünün tekiydin!
Yazıklar olsun Güzin Abla'ya yıllarca yazdın yazdın, herkese verdi de bir sana cevap vermedi!
Bu yalnızca sitem.
"Haydi güzelim, şeker ezelim
 Bu sene de bekar gezelim :) "