14 Ocak 2017 Cumartesi

Hayatım boyunca, başlangıç yapmak da zorlandım. İşin aslı bütün "büyüsü" de burda. Çünkü başı olan bir şeyin mutlaka sonu oluyor. İnandığım şeylerin peşinden gidemeyen bir zavallı gibi hissediyorum kendimi.
Ezik..
Daha adisi ne varsa işte..
En aşağılık sözleri hakeden elbette ben değilim, ama en aşağılık muameleyi yapan insan(lar) var hayatımda. Keşke doğmadan önce insana sorulsa; seçeceği hayati en önemlisi aileyi..
Evet aile, söz de doğrusu et ve tırnak.
Ama itiraf etmeliyim ki koca bir "yalan".
Ayrılmaz ikilinin göz yaşına bakmak istemezcesine "acıtmak" istiyorsun kendini. Sonra yine o kahrolası korkularının şiddetli maruzuna kalıyorsun.
Kaçamıyorsun..
Saray yuvası sandığın evin foseptik çukurun da bir bok muamelesi görmeye devam ediyorsun.
Ikındıkdan sonra ki gelen rahatlık..
Bir parça mutluluğun bedelini en ağır şekilde ödemek..
Sanki hayat ısrarla gülen gözlerini yakmak istercesine..
Her daim boşalmaya musait, her daim dolu.
Senin mutluluğunu kendi çıkarları, kendi doğruları üzerine hiçe sayanlar, bildiğini okuyanlar..
Bencil egoistler.
Kırılan her parçamın içinde ki umut ışığı bitmeyecek elbet ama, hissettiğim yorgunluk kadar yaşlıyım.
Tükenmek neyse, ordayım.
Mutsuzum evetttttttt, ağız dolusu mutsuz.
Sonra birgün yeniden uyuycam ve bir daha hiç uyanmak istemezcesine.
Karamsarlıklarıma aldırmayın, içinizde ki umudun kaybolmasına izin vermeyin. Tüm samimiyetimle söylüyorum her biriniz gercekden mutlu olmayı hakediyorsunuz. Sayet bir gün aynı yağmura ıslanırsak, aklınızdan ve kalbinizden geçirdiğiniz tüm dualarınız kabul olsun.
Beni okuyan gözlerinize sağlık.
Öptüm.

"Sığınaklar aramak, kederli şarkılardan"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder