Sahtekarca yaşanmış bir hayatın gölgesinde yeşeren organik hayaller..
Üzerine kırılmış üç beş yumurtaya ban ekmeği.
Ayakların toprak görsün, gitsin tüm elektriğin,
Sen sağlıcakla kal!
Yerdeki karıncayı ezip,gökte uçan şahin, kartal,doğan ve en yüksekte uçan bilumum ihtişamlı kanatlılar kendini özdeşleştirip kişilik arayan ve bulduğunu sanıp solucan kadar olamayanlarla hep bir mücadele..
''Hayat hep bir mücadele''
Yorgun kadının söylediği gibi..
Hayat üç perdelik bir sahnedir Tanju Okan'ın bir şarkısında söylediği gibi..
Ve yine dediği gibi sonu hep dramdır.
Giden için ne olduğu meçhul olsa da kalan için hep dramdır.
Kimine beş dakikalık kimine ömürlük..
Ölenle ölemeyenlerin, tatmin olamayan ruhları
Gölgen ve sen varsın hayatta, bazen eğilen bazen bükülen,
Ak ve karalar, gökte süzülenler ve yerde sürünenler..
Çile deryasında yol almaya çalışan kürek mahkumları..
24 Eylül 2019 Salı
Bir gün bakmışsınız ki, can dediğiniz canınızı alıp gitmiş..
Kaba, gözü kara ,hoyrat, yüreğinize haylaz bir çocuğun inadı ve gücüyle asılan bir cellat.
Can katmak için değil asılmalar, o can yakıcı ağırlıklar..
Belki söylenmemiş sözlerin, belki yarım kalmış bir muhabbetin devamına vurulmuş baltanın keskinliğindendir hissettiğin şey.
Kalbe saplanan ve belkide cellattan bile acımasız o minik ama çok can yakan kıymık..
Gittikçe koyulaşan, kıvamını bulmaya çalışan, bulacağım derken de dibi tutan çorba gibi.
Yürekteki ağırlık, hemen yanındaki tuhaf boşluk..
Gereğinden fazla ve hatta gereksiz yere yüklenmiş anlamların sonucu.
Her şeyin ölçüsü var,
''Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünme aldanırsın''
Peki kişi aldanabilir mi?
Hiç mi anlam yüklemiycez?
Cana karşı sözler de ve manalarda pazarlık mı yapıcaz?
Söylemek istediklerimizi kime yada hangi boşluklara haykırıcaz?
Sevgide temkin olursa onun adı sevgi mi olur, muhatap can mı olur?
İyi de muhatabın bünyesi zayıf ve manaları hazmedemeyecek kadar kuvvetsizse, mana yükleyenin suçu ne?
Hep mi frenlemeli kendimizi...
Frenlersek biz biz olabilir miyiz?
Hoyrat cellatlar yüzünden sus pus mu olmak gerek?
Hep bir maske mi taşımak, ben ben, sende sen olsan ne olur sanki?
Duruma uygun aforizmalar tekrar ederek şifa bulmaya çalışan kişi durumuna düşmek istemiyorsanız, insanlara gereğinden fazla anlamlar yüklemeyin.
Ya da önce birkaç anlam deneyin, şayet taşıyabiliyorsa devam edin..
Taşıyorsa zaten o anlamlara sahiptir, eğer taşımıyorsa o hiç can olmamıştır ki.
Olduğu hissine kapılmıştır.
19 Ağustos 2019 Pazartesi
Çünkü;
Ben pek severim yıldızları...
Filmlerdeki gibi değil, sanırım asıl sevdiğim, âşık olduğum adamla aynı gökyüzüne bakıyor olduğumuz düşüncesi..
Aynı havayı soluyor,aynı yıldızlara bakıyor ve belki aynı anda iç geçiriyor, sövüyoruz hayata.
O bir yerlerde birilerine âşık olurken, ben birilerinin kalbini kırıyorum..
Ve evren bizi birleştirmek için planlar yapmaya başlıyor belki..
Sahi..
Sor bakalım yıldızlara, baktığı biri var mıymış?
26 Haziran 2019 Çarşamba
Özlemek başlar tam da unuttuğunuz yerden..
Sevdiklerinizin resmini yaparken bulursunuz gözlerinizde,
Gökyüzü bırakır hüznünü şehre..
Yağmur yağar,ardından içinizi ısıtacak güneş açar,bayram havası prova yaparken her bir kare atlanmadan şimdiden geçmişe dönersiniz.
Olmak istediğiniz, belkide bir daha hiç olamayacağınız yerdesinizdir.
En mutlu günlerin hep geçmişte kalıyor olması ne kadar ironik.
Oysa şuan gelen bir mesaj, bir telefon konuşması, yada akşam yemeği için hazırlık yapanlar varken..
Büyümek istemenin telaşından mıdır bilmem ama, o zamanlarda yaşadığınız acı bile yüzünüzde tebessüm bırakıyor..
Farkedemeden, farkedilmeyi bekleyen bir hayat size kucak açmış..
İçimizde kopan fırtınadan daha çok, dışarıdan gelen seslerin çoğunluğu ağırlaştırıyor bedenimizi..
İşgale uğramış bir bedenin aklı kalbine yar olmuyor.
Velhasıl kelam, inişleri ve çıkışları olan hayatın sizi hep aynı noktaya getirdiğinin farkına varamazsınız.
Neresinde olduğunuzun bir önemi yok,
Bir türlü bitmek bilmeyen savaşın içinde kendinizi bulursunuz.
12 Haziran 2019 Çarşamba
Zaman değişimin en iyi ilacı.
Neyi yapamam diyorsanız aksini yapmaya başlıyorsunuz.
Her gün biraz daha eksiliyor, kalan zamanı böyle böyle tüketiyoruz.
Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, bazı gerçekleri eninde sonunda kabul ederiz.Her ne kadar bekletiler içersinde olmasakta arada geçen zaman hem sahiplenmeyi hem de kaybetme korkusunu hissettiriyor.Bu yazıyı yazmaktaki hevesim gibi yaşıyorum.Hem istekliyim hem devamını getiremiyorum. Aklımdan geçenler ile yaptıklarım birbirinden o kadar bağımsız ki..
Neresinden tutarsam tutayım çorap sökülmüş, kimliği alınmış bir hayatın başka bir hayata çevrilişini izliyorum.
Tedaviye karşılık vermeyen hasta gibi kalan zamanı hiçte hayal etmediğim bir şekilde kabullenmiş, bunun ardının güzel günlere gebe olmadığını bilerek yaşadığımı idda ediyorum.
Güçlüyüm lakin haklı değilim.
27 Mayıs 2019 Pazartesi
Sen benim imkansızlığımsın..
Biz seninle sağ ve sol göz gibiyiz yan yana olacak kadar yakın birbirini göremeyecek kadar uzak...
Nefes alış verişlerimde düşlediğim bir adam var. Varlığına tutunduğum ve her kendime geldigimde yokluğunda kaybolduğum...
Sen benim en zor sınavımsın,
Duygularımın aklıma hükmettiği, beni benden alıp uzaklara götüren gerçekliğim.
Hani kim ne derse desin ciddiye almayan bir ben var bu hayatta birde iki kelimenle darmadağın olan..
Senin sözünün hükmettiği her yerde benim varlığım sadece bir hiç...
Özledim , özlemeyi öğrendim seninle...
Sinir krizlerine girercesine , ha geldi ha gelecek diye beklerken gelişinle yüzüme konan o tebessümü hiçbir şeye değişmemeyi..
24 Mayıs 2019 Cuma
Bağımlılık dediğin şey aşktan yorucu olan,
İnsana sevmeyi unutturan ve bencilliğe sürükleyen bir histen ibaret.
Çünkü bağımlılık denen hapishaneden çıkış yolunu bulduğumuz an geri dönüp bakma gereği hissetmiyoruz.
Arkamızda bizi bekleyen ya da o güne kadar tıpkı bizim gibi aynı hissin kurbanı olmuş kişilerin bunu nasıl atlatacağını düşünmüyoruz.
Severken de benciliz..
Giderken de..
Hep benciliz hissettiğimiz her şeyde..
23 Mayıs 2019 Perşembe
Dogru insanı beklerken çürüyoruz.
Çünkü doğrularımızı karşımızdakinin doğruları yapmak için kendimizi heba ediyoruz.
Her bir "bununla olmayacak" ta kurban ediyoruz gelecek hayallerimizi.
Olduğu gibi kabullenmek ne kadar uzak bize..
Olduğu gibi sevmek.
Sevmek ne kadar uzak bize aslında..
Kendinden çok değil de, ona biraz yakın işte
Çeyrek kala diyelim.
Sahi anlamını hatırlayan var mı?
9 Mayıs 2019 Perşembe
Ufak aydınlanma vakaları/anları yaşıyorum ara sıra.
Genelde acı verici oluyor ani şok edici bir korku ve ardından öldürücü bir kaybetme korkusu.
Donuk bir denize girip titreyerek kendine gelmeye çalışmak gibi...
Sonunda kendime duyduğum son saygı ve güven parçacıklarını da kaybedişim ve eserikli hallerime yenik düşüp çırpınmaya başladığım dakikalar.
Ruh halimi tarif etmek güneşe dimdik öyle inat edercesine bakmak gibi rahatsız ediyor.
Başıma gelen musibetlerin arasında seçim yaparken buluyorum kendimi...
''İlla da bir şey olacaksa şu olsun''
Tamamen iyi durumda olmak, muazzam bahanelerle örtülmüş bir imkansızlıktan bana el sallıyor besbelli.
Bu rahatsızlık öyle batıyor ki...
Konuşma yetimi kaybedeceğimi sanıyorum, anlatmak benim için anlamını yitiriyor.
Yazma isteğim artıyor, sesimi ise elime verilmiş ve sakın kaybetme ha denilmiş bir antika gibi derinlere bir yerlere saklama gereği duyuyorum.
Kelimelerim arttıkça sesim kısılıyor.
14 Nisan 2019 Pazar
Yazamıyorum artık, unuttum kalemle kağıdın sevişmelerini...
Cümlelerin ifade edemediği, deli bir sevdaya düştü gönlüm.
Ben, bende değilim artık...
Sana anlatamadığım onca şeyin arasında, en çokta sen varsın.
Umudun içindeki; en büyük umutsuzluğum... Usul usul gidişini izliyorum...
Göz ucumda düşmeyi bilmeyen bir iki damla yaş birikintisi, bıraksam yağmur misali yağacaklar...
Ben seni özlüyorum, sen yoksun...
Sabah olmak bilmiyor, güneş doğmak...
Gece ölesiye , gece öylesine uzun...
Sayısız kramplar eşliğinde düşlerimde bir çift gözün silüetine dalıp gidiyorum.
Sevsem sarılamıyorum , sevmesem uzak duramıyorum...
Gönlünün arafında öyle bir dağıldım ki; kendimi toplayamıyorum.
Saatler , günler, aylar geçip gidiyor, tutamıyorum.
Ne sana bakabiliyorum, ne doyabiliyorum ! Sadece ;
Ben seni özlüyorum , sen yoksun...
17 Mart 2019 Pazar
Yanımızda olmadığını bile bile zoraki " Burdayım be, ben burdayım" dediklerimiz var..
Zorla hayatlarımızın kıyısında yüzdürdüklerimiz,
Bir türlü yanımıza gelmeye cesareti ya da arzusu olmayanlar..
Ve onları ikna etmek için harcadığımız uzun uzadıya enerjimiz.
Hani zar zor duyan birine kısık sesle hayat hikâyemizi anlatmak gibi sanki, umutsuzca devam ettiğimiz ve sesimizin tonunu artırırsak rahatsız edeceğimizden korktuğumuz...
Hiç kayalıklardan girdiniz mi denize yanı başında kumsal olmasına rağmen?
Hiç tüm o kolay yollara rağmen zor olanın size daha çekici geldiği olmadı mı Allah aşkına?
9 Mart 2019 Cumartesi
Mahalle maçları ne zaman biter biliyor musun?
Topun sahibinin canı sıkıldığı zaman...Biz böyle çocuklardık, top benimse en son kişinin sıkılmasını bekler, topumu da bırakmazdım hani..
Bir başkasının olduğunda ise oyunun en heycanlı yerinde küstah çocuk eğilip topu bir hışımla eline alır, koltuk altına yerleştirip ''Ben eve gidiyorum'' der ve can alıcı yürüyüşüyle giderdi.
Onun için bizim eğlencemizin bitip bitmediği hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Bir de ben, sıkılsam da oturup bitmesini bekleyen..
Çocukluğumuzdan o kadar çok alışkanlık taşıyoruz ki bugüne şaşarsın.
Şimdi birileri kırılmasın diye oturup uzun uzun sevdiğimiz ve birilerini sıkarım diye aynı sevgiyi beklemediğimiz için suçlu biz mi olduk yani?
''İnsanlar arasında en iyisi değilim, bunu bende biliyorum.'' Hala seviyorum..
17 Ocak 2019 Perşembe
Büyümenin en eşsiz yanı hissizleşmeye başlayan uyuşuk kalbimizin bilinçaltındaki acı etkisi..
Boşluğuna denk getirmezsem acımaz ki diyor hayat ve en savunmasız anını kolluyor.Yaşıyorsun hüznü sonuna kadar.
Geçiyor..
Hayatına sokarak hata ettiğin insanları en çok bu acılarında fark ediyorsun.
''Oha lan sen de mi?!'' demene kalmadan yeni bir felakete uzanıyor kolların.Sonra hissizleşmeye başlıyorsun çevrene karşı.Ne dost,dost kalıyor yüreğinde ne sevgili sıfatını koruyabiliyor..Sadece çevrene ördüğün duvarların sırıtarak bakıyor yüzüne.
''Hoş geldin yalnızlığına'' dercesine ve sen bir kez daha geri dönüp bakmak için çırpınırken, tutunmak için ufacık bir sebep ararken bir kayıpla daha karşılaşıyorsun.
Kalınlaşıyor betonlar,
Uzayıveriyor yollar...
Kimsecikler de yok etrafında iyi mi?
Sadece birkaç anı yerden kaldırılmış, tozlanmış..
Olsun diyorsun bir kez daha yapmacık ümidinle,
''En azından yaşıyorum.''
16 Ocak 2019 Çarşamba
Bazen sadece özlüyorsun.
Geride bıraktığım o kadar güzel anılar varki...
Arada sırada gözlerimi kapatıp, o anın tadını aynı o yaşadığım gün gibi hissetmeye çalışıyorum.
Olmuyor tabiki..
Ya mekan tutmuyor,
Ya elbiseler..
Ya oturduğun yerler,
Ya yediğin içtiklerin..
Ya da simasını unutmaya yüz tuttuklarım..
Ama işte bir şilep sızıyor yüreğinin orta yerine.
Keske bugünü hep bugün de bıraksak..
Unutsak herşeyi, herkesi?
Bazıları unutulacak olmanın,
Bazıları hiç unutamamanın..
Bazıları da herkesi ve herşeyi unutmak zorunda kalıyor.
Söylesenize hangisi daha zor?
"Ya giderse dediğin, birgün gittikden sonra içinde ki o ses ya unutursa diyor."
4 Ocak 2019 Cuma
İyi kafa yaparım.
Herkes gibi olmasa da bokunu çıkarana kadar yapmışlığım vardır.
Ortam olmadığı gibi sağım solumda belli olmaz.
Ne yazmak için gelip ne yazıyorum misal:d
Önce yerip sonra gevşemeyi daha mı bi sevdim ne?
Yani sarjim bitti kafamda ki düşünceler mumtazam ama buraya gelince siktir olup gidiyor.
Ne büyüsünü bozuyor anlamıyorum.
Hani demiş ya şairin biri iki kişinin bildiği sır sır değildir diye bizimkiside ondan mutevellit iki lafı bir araya getiremiyoruz.
Tabi bende farkettim son 1 yıldır güzel sövüyorum.
Çok güzel sövüyorum.p
Hatta artık sadece sövüp sövüşüyorum.
Gelenede, gidene de
Anasını babasini :d
Satmışım.
Benimkisi tamamen dudak tiryakiliği.
Yoksa asla bağımlı değilim.p
Nasıl girdiysem yeni yıla bende sana geçireyim demiş olacak ki 4 gündür yastık, yorgan..
Bir üşümeler, bir terlemeler..
Eyvah eyvah!
Millet eğlenceden kendini kaybeder biz hastalıkdan kendimizi kaybettik.s
Saolsun hatırı sayılı dostlarda olmasa
Ölmüşüm kalmışım..
Bdnsbfjdbjf
Bütün bunların sorumlusu radyo da çalan şarkı.p
"Acılar icinde kıvrandığın da" demesiyle bende ki etkiyi tahmin etmiş olmalısınız.
Rol model alındığım doğrudur.p
Ama bir başkasını hiç oynamamışımdır.
Ben bunları yazarken radyo da 2. kez aynı şarkı çaldı.
Hayır dj de nasil anladıysa hep damardan giriyor olaya.:d
O zaman sırada ki şarkımız, sevipte kavuşamayan özleyipte barışamayanlara gelsin.
1 Ocak 2019 Salı
Birde baktım ki hayat bana yamuk yapıyor hala..
Bazen çok hızlı geçti, bazen de geçmek bilmedi.
Anlatmakla bitiremeyeceğimiz pişmanlıklar, göz yaşları, tasalar, çok şükür diyeceğimiz sebepler, aralara sıkışmış mutluluklar..
Yaşadık bitti derken, yaşamaya devam ediceğimiz yeni bir yılın karşılamasını yapmaktayız.
Oysa tamda alışıyordum yeni düzenime.
Alkışlarla geldin yine hissizliğime inat 2019!
Varlığını kanıtlamak için bunca çaban neden?
Hayat beklentilerle dolu.
Olur olmaz her şeyi ağzı açık ayran budalası gibi istediğimiz zamanlarda oldu.İşte bundandır ki açık olan dua kapılarından geçiveren gereksiz arzularımızın arasında çocukluğumuzda aşka duyduğumuz heycanın verdiği arzular vardı.
İstedik ne zaman geleceğini bilmeden..
Yaşın ne kadar büyük olursa olsun miniciksin hayatın olgunluğunun yanında.
Bundandır doksanında bile sana öğretilebilenler..
Ben öğrendiklerimi sindirmeye çalıştığım her an yükseldim.
Örnek aldıklarımın eksilerinin ne çok olduğunu gördüğüm anlar uğradığım hayal kırıklıkları edindim.Oysa hiç birimiz mükemmel olamazken nede güzel yadırgarız birbirimizi..
Her birimizin ölesiye bir mücadele verdiğini bilmeden.
Bir tutturmuşlar ölmeden önce şunları yapın, bunları yapın diye..
Hemen hemen nereye baksanız görürsünüz.
Sanki ölüm bir gezi ve oraya gittiğinizde aklınızda buradan hatıralar kalsın.
''Himalayalar'a çıkmadan ölmeyin, bu nefis manzarayı ölünce bile unutamayacaksınız'' der gibi.:)
Hele ölmeden önce birine seni seviyorum deyin var ki sormayın?O ana kadar zahmet edip kimseye söylememek gibi bir salaklık yapıyorum ve utanmadan sırf ölmeden önce yapmış olmak için söylemem gerekiyor.
Söylemezsem ölüm şişer patlarım.p
Desene bir yapacak olsam şimdi yaparım, öleceğimi bilsem yine kıçımı kaldırıp da taa Himalayalar'a falan çıkmam arkadaşım, son günümü niye kan ter içinde geçireyim?
Manzara görsem ne olur?
Görmesem..
Geberip gideceğim zaten, bence ben kesin tüm gün yemek yerdim.Evet yüzde yüz, tüm paramı yemediğim yemekleri eve söyleyip televizyon karşısında onları yemekle falan geçirirdim.
Hani belki sevdiklerimle falanda paylaşırdım, nede olsa son günüm, adamlar beni omuzlarında taşıyacak, biraz kuvvet olsun değil mi?
Velhasıl kelam,
-Asla içinden gelmediği halde birine ''Seni Seviyorum''deme.
-Tutamayacağın sözler verip insanlara hayal kurdurma.
-İçinden gelmiyorsa hiçbir yere manzarası için gitme, trafik insanı strese sokuyor.
-Klimayı açıp karşısında malak gibi yatma.
-Sıcakta soğan yeme.
-Eski sevgilini sadece arkadaş olarak bile olsa hayatında tutmak isteme, kendini bir bok sanıyor.
-Kimsenin sana istemediğin bir şeyi yaptırmasına izin verme.
-Dayak yeme.
-Doğru kişiyi bulacağım diye elindekilerin kusurlarını gözünde büyütme.
-Öleceğini düşünüp durarak hayatını erteleme!
Ee o zaman Tarihlerin yazacağı bir yıl diliyorum.