Detaylarla uğraşmaktan bütüne bakmayı ihmal ediyoruz.
Biz o ufacık ayrıntıları evin köşe bucaklarında kalan tozu siler gibi eşelerken karşımızda ki bütünde bir haltın yürümeyeceğini görüp vazgeçiyor bile..
Neler yaşıyoruz?
Nasıl bu kadar şeyi yaşayabiliyor ve yıkılmıyoruz?
Dayanma gücümüz nereye kadar?
Kafayı da sıyırmıyor değiliz hani..
Korkunca ıslık çalan ''korkmuyorum ki'' diye bağıran bir nesiliz biz,
Her gece yatmadan yatağın altında ki canavarı kontrol edenlerden..
En büyük kaybı düşün,
En çok acıtanı..
Çok eskiden sana böyle bir acıyı yaşayacağını ve ayakta kalacağını söyleseler ne yapardın?
Çok ani hayat,
Çok bugün,
Çok boktan...
Sadece senin için değil, sadece baş etme şeklimiz farklı..
Ya da edememe...
18 Kasım 2018 Pazar
Hani uykunun ne demek olduğunu unutmuşsundur gece sana inat geçer gider,
Gözlerin uykusuzluktan acımaktadır ama yastığın, çarşafın, yorganın birer yabancı gibi seni aralarına samimiyetle almayı reddederler..
Çünkü aklın çok uzakta bir başkasındadır.
O anlarda ne yaptığını düşünüyor olabilirsin mesela..
Birini uykularını kaçıracak kadar sevmek..
Uykuyu sadece onu rüyalarında görmek uğruna arzulamak..
Sevmek galiba bencillikten soyutluyor,
''Ben'' den uzaklaşıp ''O'' oluyoruz.
Sevmek galiba zamirlerimizin içine ediyor.
Özlediğim sensin.
Savunmasızlığımın adını koyamadığım..
Kendimi bıraktığımda tutulacağımdan emin olduğum...
Kendimi ispatlamak için saçma sapan şeyler yaptığım.
Şimdi geriye bakmak acı veriyor.
Çünkü her geçen gün fark ediyorum ki,
Bir önceki gün kadar umutsuz ve çaresizim.
''Bundan böyle yol yok, bundan öte ayrılık var.''
30 Ekim 2018 Salı
Seni dinlerken, seni okurken, sana bakarken, seni severken, kendimi; bir kitabın satır aralarına yazılmış, altını çizmek istediğim, o en can alıcı cümlede gibi hissediyorum. Bende uyandırdığın, bana bıraktığın en güzel duygulardan birisi bu.
Bizim öykümüz; daha çok hasret üzerine kurulmuş, harcı özlemle yoğrulmuş bir bina gibi, vuslat bir gün bize uğrar mı bilinmez ama sen; hep uğra bana...
Yüreğinin bir köşesinde ;yalancı ,yaban sevişmelerden uzak bir ülke ver bana ; toprağım ol, suyum ol, ekmeğim ol , sevdanla sar beni, bırak senle yoğrulup sende kaybolayım.
Şiirim ol , öyküm ol, masalım ol ,kelime dağarcığıma seçilmiş en güzel sözcük ol !
Bir gün senin hikayenin kahramanı olup gelir miyim bilinmez ama sen ; hep gel bana...
Gel bir gün;
ansızın gel,
bağdaş kur soframa,
misafir ol
yeter bana !
ekmek, zeytin, birde sen...
Gel bir gün
ansızın gel,
dokun yüreğime
benim bittiğim,
senin başladığın yere.
yazdığım şiir ol
yeter bana!
aşk , şiir birde sen...
Gel bir gün ;
ansızın gel,
gidelim çocukluğumuza
oyun arkadaşım ol
yeter bana
misketlerim, sokaklarım, birde sen...
Gel bir gün ;
ansızın gel
sarıl hasretle boynuma,
boynumda prangam ol
yeter bana,
sevdan,kokun birde sen...
12 Eylül 2018 Çarşamba
Her boşluk dolmak için vardır derim de, evden iğne kaybolsa yeri dolmuyormuş onu bir kez daha anladım.
Dün istavrit aldık
Ben hamsiden daha çok severim..
Hatta hamsiyi hiç sevmiyorum
sdfmlşdsmgfdlş
Birazda fazla almıştık, sırf börülce salatası yapıcam diye yorgunlukla markete kadar da gittim.
Hadi onu geçtim annem, abim hasta diye 30 lira ödeyip karpuz almışken.. :D
(içimize oturdu)
Ve babam hayır şuan gitmeyi düşünmüyorum diyip ani bir kararla bugün yola çıkmışken..
Kim yiyecek şimdi salatayı ve maruldan farklı bir salata yiyip beğenecek?
Evde başka hasta da yokken, ve biz bu kadar kaygılıyken karpuza ne olucak?
Mısır unu ile mi yoksa normal unla kızarınca mı güzel oluyor?
Boşversene..
İstavritin suçu ne?
Hepsini yiyemeyecek olmamız mı onu kötü yapan, yoksa tadının kötü oluşu mu?
Hadi canım sende ''eksiğiz ve sizsiziz''.
Benim en huysuz, en göğüs daraltan kalabalığım..
Alışkanlıklarım, dolmayacak boşluklar bırakıyor...
Şimdi seni düşünürken ,
Zaman mekan kargaşası
Ve ruhta bencilliğin nirvanasın da,
Alabildiğine özlem dolu kramplar eşliğinde,
Garip bir şehrin iklimsel kargaşaları arasındayım.
Sanırsın yağmur yağmıyor da
Gökyüzü;
Bira içmekten mesanesi dolmuş sarhoş gibi, durmaksızın işiyor...
İşemekte bir nevi acıyı atma şekli aslında,
Canın çok yanınca içersin..
Daha çok içersin,
Daha da çok içersin,
İçtikçe mesane dolar.
Doldukça işersin...
Vücuttan attığın tuz, içini yakan acı gibi akıp gider
Kim bilir belki bunca saçma element bir araya gelince
Gökyüzünün de canı yanmıştır
O yüzden yağmıyor da işiyor...
Yağmur altında oyunlar oynayıp,çamura bulanan çocuk olasım geliyor
Gazete kağıtlarından gemiler yapıp,
Her birinin üstüne adını yazıp..
Pencerenin önünde yüzdürmeli diyorum.
Gururla;
Bak senin için ne yaptım ifadesini, en masumane tondan takınıp sana hava atmalı...
Aşkta cesareti olanlar için gelsin.
31 Ağustos 2018 Cuma
Hep takıldığım sanırım yıllar geçsede takılmaya devam edeceğim ''başlama'' sorunu.
Hayır neden bu kadar takılıyorum anlamıyorum.
Ama start verirsem de durduramıyorum kendimi.p
Ayarlarım bozuk benim.s
1 saattir çocukluğumdan kalma bir tını arıyorum youtubede
Neyse değiştir değiştir yaparken Gökhan Güney'e denk geldim.
Belki benim gibi uzun zamandır dinlemeyenler vardır.
Onlar için seçtiğim şarkıyı aşağıya bir yere yerleştiririm her zaman yaptığım gibi.:d
Çocuklukdan kalma diyorum ya benim en uçarı kaçarı zamanım o zamanlar işte.
Kısa bir anımı anlatmak isterim,
Hala anlam veremesemde yine olsa yine yaparım diyeceğim şeyler var hayatımda.
Daha maksimum 8,9 hadi bilemedin 10 yaşlarındayım.
Biz o zamanlar lojmanlarda otururduk pek çok komşumuz da yoktu.
23 hane, her evde en fazla 3 cocuk var.
En sevdiğim çocukluk arkadaşım ''Şeyma'' sanırım evlerinin her bir köşesini çok iyi bilirdim o zamanlar. :d
Kendi evimden daha çok onların evinde oluyordum.
Hayır ne gariptir ki hep yemek saatlerine denk gelirdim.
kldnlkdnfd
Yemek yemeyi seviyorum ama sabah, öğle, akşam sanki ayarlamış gibi hep mi denk gelir.s
Neyse konumuza dönelim, annem çok kızıyordu.
Neden bu kadar kızıyordu bilmiyorum eve geç kalsam kesin bir sorun çıkıyordu.
Yine geç kaldığım günlerden birinde annem beni eline aldı ama ne almak. :D
Hani bildiğiniz okşuyor,annelerin inanılmaz keskin gözleri vardır.
Fırlattığı bir şeyi kesin isabet ettirir.
Annemin fırlattığı terliği burnuma geldi, buna dayanamayan burun hızlıca kanamaya başladı.
Neyse bir hışımla sokağa çıktım ayağımda terlik çorap yok sırtta mont yok.
Ah mevsimlerden kış..
O zamanlar evimize yakın tren istasyonu vardı.
O istasyona yakın bir üzüm bağına sığındım.Hava soğuk karnım aç, sözde annemi cezalandırıyorum.
Hep kaçmak istediğimi söylerdim yıllar yıllar öncesinde..
Ne kadar kaçıp gitmeyi istediysem o kadar kök saldımya neyse,
Annemler telaşlanmışlar ara ara en sonunda beni buldu.
Hayır hem ağlıyor hem hala dövmeye yelteniyor :D
Nasıl bir psikoloji anlam veremiyorum.
Ayı yavrusunu severken öldürdünün diğer türlüsü heralde.
sfdlşfmdslşfmd
Sonra evimize gittik.
Ben inatla eve geç dönmeye devam ediyor, Şeyma'ların yemek saatlerini kaçırmıyordum.
Şeyma ile kardeşi Zekiye'yi büyüttük, Furkanı beşikte defalarca düşürsekte oda büyüdü.
Şimdi her ikisi de kendi çocuklarını büyütüyor.
Ben bir Deniz'in hayali ile dolduruyorum yüreğimi.
Okyanus kirpikleri arasında boncuk boncuk bana bakacak gözleri, kokusuyla dünyanın en muhteşem kokusunu hissedeceğimi..
Dünyada ki cennetin farkındalığını bana yaşatacağı günü bekliyorum.
O halde;
''Bırak düşünceyi bırak korkuyu
Söküp at içinden kötü duyguyu
Aşk bir günlük değil, bir ömür boyu
Sevecekse insan candan sevmeli''
30 Ağustos 2018 Perşembe
Öylesine bir yere bakıp saaatlerce daldığınız oluyor mu?
Ne düşündüğünüzü bilmeden..
Sevdiğin bir şarkı çaldığında,
Kendinle başbaşa kalmayı fırsat kolladığında..
Yada tanıdık bir acı nüksettiğinde..
Film şeridi gibi gözlerinden akıyor herşey bir anda.
Herşeye duyarsız olduğumuz tek bir an olduğunu düşünüyorum.
Öylece baka kalıyorsun..
Hem gidenin yokluğuna alışamadan,
Hem gelenin varlığını kabul ettiğini bilmeden..
Neden herşey yaşamak zorunda olduğunuz hissi veriyor anlamıyorum.s
Zorunlu ihtiyaçlar dışında ki herşey neden mecburiyetmiş gibi hayatınıza ilişiyor.
Söylenilen beylik laflar neden hissedilenin aksi oluyor?
Hayatın ritminde yol tutturmak, raks eden ayaklarla baş etmeye çalışmak..
Ve bildiğin, gittiğin tüm yollarda iz bırakmak!
5 Ağustos 2018 Pazar
Oysa birkaç kelime birlikte gülüp eğlenecektik seninle,
Sonra herkes kendi yoluna gidecekti belki...
Evdeki hesap çarşıya uymadı demiş yaşayanlardan biri : )
Sen benim hiçbir hesabıma uymadın be sevgili :D
Şimdi gitmek istediğim her yol bir şekilde sana çıkıyor.
Damağımda senden bir tat var, dişlerim kamaşıyor bazen,bazen dudaklarımı ısırıyorum.
Acımtrak ekşimsi bir o kadarda tatlı bir his...
Güne senin kollarında uyanma isteği , seninle olabilme arzusu tuhaf tuhaf karmaşık duygulardan oluşmuş güzel bir çorba gibi...
Nadir ama tadı tekrar tutturulamayacak türden.
Hani olur ya bazen çok güzel bir yemek yaparsın da muhteşem bir tadı olmuştur.
Sonra aynı tarifi aynı oranlarda defalarca pişirsen de o lezzeti yakalayamazsın.
İşte seni sevmekte öyle birşey.
Senin aşkın kalbimin tattığı en lezzetli aşk.
Seni bütün kalbimle seviyorum.
30 Temmuz 2018 Pazartesi
Hayata geçiremiyorsan,
Onunla yarışamıyorsan,
Kaybedip vazgeçiyor, kazanıp gevşiyorsan..
Yıkamıyor, yapamıyorsan.
Değişemiyor, başlatamıyorsan.
Son veremiyorsan,
Yön veremiyorsan,
Eviremiyorsan,
Çeviremiyorsan
Diş geçiremiyor, kafa atamıyorsan..
Laf anlatamıyor, söz dinletemiyorsan.
Altını üstüne getiremiyorsan,
Baş aşağı çeviremiyorsan, saçından tutup sürükleyemiyorsan..
Boğazına sarılıp isteyemiyorsan,
Karşısına dikilip yüzleşemiyorsan,
Düşünüp yapamıyorsan,
Ateşle oynayamıyorsan,
Bir fark yaratamıyorsan,
Sürüden ayrılamıyorsan ne anladın o işten?
Sürüden ayrılanı kurt mu kapacak,
Belki kurt yok;
Belki gitti, bir ömür bekleyecek değildi ya..
Belki de sürü uydurdu kurtu
Belki de sadece kıl kurdu?
Belki sıkıldı beklemekten
Belki görünce korkacak
Deli sanıp kaçacak..
Belkide hepsi gerçek.
Kurt orada ve seni yiyecek
Ama önce yakalaması gerekecek..
O seni yakalamadan, sürü peşinden gelicek
Ya da kısaltalım hikayeyi,
Akılda kalsın;
Sana sürüden ayrılmamanı kim söylüyor?
9 Temmuz 2018 Pazartesi
Her günümüz aynı gitmiyor yani,
Bazen iki kelime yazıp olayı çözümlediğimizi düşündüğümüz de oluyor..
Bazen bir sürü cümle kurup o iki kelimeyi kuramadığımız zamanlar da..
Kafa karışıklığına sebep olan her ne varsa, didişerek halletmemiz muazzam..
Hayir ne var biliyor musun?
Bilmezsin demiycem .p
Çünkü ayni şeyi sende yaşıyorsundur..
Gergin anlarda bile "gülümsemek".
O kadar tatlı geliyor ki, böyle damarına damarına basarken için için bir mutlu oluyorum. :D
Hayır sevmeni geçtim sinir oluşun bile ayni etkiyi yapıyor.
Gdjndksjd
Çok uzatmadan şuraya bir şarkı bırakayım, tercüman olsun..
7 Temmuz 2018 Cumartesi
Gün geceye karışır
Ben sana !
Seni sevmek,
Pervanenin ateşe sevdası gibi;
İçin için yanar,
Yine de vazgeçemem...
Rüzgar yağmura karışır
Ben sana !
Seni sevmek,
Dünyaya meydan okumak gibi;
Vuslat bize
Lûgatta bir kelimeden ibaretken bile,
Hasretinden ölür,
Yinede vazgeçemem...
Hâyâl gerçeğe karışır
Ben sana !
Seni sevmek,
Güzel çocuklara yazılmış bir öykü gibi;
Hikayene kahraman olamasamda,
Yazılıp yazılıp silinir,
Yinede vazgeçemem...
Tohum toprağa karışır
Ben sana!
Seni sevmek,
Baharda filizlenmeye çalışmak gibi ;
Kırağıda vursa, çiğ düşse de üstüme,
Çürür küflenir,
Yinede vazgeçemem...
20 Haziran 2018 Çarşamba
Sen benim özgürlüğümsün sevgili, gökyüzünde kanat çırpan hallerim yada bir ovada şaha kalkmış; hoyratça dört nala koşan ayaklarım, denizin en derinliklerine dalmama sebep özgürlüğüm.
Sen benim özlemimsin sevgili, her an, her saniye, en akıl almaz hayallerin peşine düştüğüm, aklımı firara sebep, kalbime sultan, başıma taç olan ve her nefeste daha çok içimi sızlatan özlemim.
Sen benim hayatımın renklerisin sevgili, en sevdiğim kırmızı ve yanında mükemmel duran sarı, kendime çok yakıştırdığım mavi, duvarda sevdiğim beyaz, gecemin siyahı, ruhuma sıcaklık katan turuncu, arafta kalmış mor, ve renklerimin en güzeli gözlerinin yeşili...
Sen benim öteki yarımsın sevgili, anlatmasam da anlayabilen, hissedebilen, o en deli hallerimi paylaşan ve ne kadar yazsam da anlatamayacağım.
Sen benim çocukluğumsun sevgili , en çocuk hallerim, en haylaz yanım, bitmek tükenmek bilmeyen merakım, en sevdiğim oyun arkadaşım, paylaşamadığım sevgi...
Hasta yatağımda yatarken bile bir seslenmene sokağa çıkabilecek kadar delice bir düşkünlük bu.
Her bir yanım yara bere içinde, dizlerimde kabuk bağlamak bilmeyen yaralar, sen iste tekrar tekrar kanasınlar.
28 Mayıs 2018 Pazartesi
Burnumun direğini sızlatan bir özlem !
damla damla düşen yağmur tanecikleri,
sokakta ıslanmamak için direnen insan kümecikleri,
kimi bir saçak altında,
kimi şemsiyesine sığınmış.
pencere pervazına konan minik serçeler
ıslanmayı sevmeyen kediler
onların ardından koşturan köpekler
hepsi yan yana geliyor,
ben !
ben sana gelemiyorum.
El ele yürüyen iki sevgili !
bir şeyler paylaşamıyorlar belli
birinin ak dediğine, diğeri kara diyor
tatlı sert atışmalar aşkın tuzu biberi
sıkıca tutuyorlar birbirlerinin elini
boncuk boncuk gözlerde kocaman sevgi
uzanıp kız hafifçe öpüyor sevdiğini
onlar göz göze geliyor
ben !
ben sana gelemiyorum.
Tepeden tırnağa ıslanmışım
elimde tabaka, bir parça sigara kağıdı,
bir tütün sarma telaşı
bulutların arasından gösteriyor güneş
sıcak, yürek ısıtan cemâlini
bulutlar dağılıyor usul usul
yaz geliyor şehre
ben !
ben sana gelemiyorum.
Akrep yelkovan koşuşturmacası
ilerleyen saatin tiktakları
kulak tırmalayan sesler karmaşası
radyoda çalan bir şarkı;
aşıktan maşuğa gelsin diyor spiker,
şarkı sana geliyor
ben !
ben sana gelemiyorum.
16 Mayıs 2018 Çarşamba
Bahar gelmiş şehre,
bütün renkler yerli yerinde;
kırmızılar asil,
morlar cilveli,
sarılar hünerli,
pembeler göz kamaştırıcı,
mavi desen bildiğin gibi,
şimdi hepsi boş, anlamsız hepsi,
hepimizin eksiği,
gözlerinin yeşili !
anlamını yitiriyor bahar
ne yaza çıkabiliyorum
ne kışa dönebiliyorum.
siyah bulutlar kaplıyor
bütün renklerimi...
Bir tutam yalnızlık,
ben sensiz, sen bensiz
sevdamız kimsesiz...
sensiz başlayan güne
edilen ağız dolusu küfürler...
iki ileri bir geri atılan adımlar,
tek tek sayılan kaldırım taşları
rengi soluk bir şehir
ve,
ve geçip gitmek bilmeyen saniyeler !
garip melankolik hallerde
arabeskin en dibinde bir yerlerdeyim.
şimdi basit bir duygu adı değil özlem,
bedenden bir organ misali
yakıp duruyor genzimi...
26 Nisan 2018 Perşembe
Yolun başında değildik belki,
Tam ortalarında bir yerde hayatın..
Köşe başında çıkmıştın karşıma;
Fırından çıkmış taze ekmek,
Yada baharda açan rengarenk bir çiçek,
Taze demlenmiş bir çay,
İçimi ısıtan sabah güneşi gibi..
Ruhumu senden alabilseydim eğer,
Niyetim köşeyi dönmekti.
Sende kaldım.
11 Nisan 2018 Çarşamba
Şu göğüs kafesindeki daralmalar, mideye aniden giren spazmlar, yada olur olmadık yerlerde ansızın yüzde beliren tebessüm olmasa aşk güzel şey aslında.
Aşk için ne gerekli; birkaç hormonun bir araya gelerek oluşturduğu bir kokteyl, birde sen.
Cümlelerin edebiyattaki hallerini bilirim, birde; benim sendeki hallerimi !
Her biri birbirinden karmaşık.
Gecenin bir yarısı mehtabı seyre dalarken gözlerini düşlemek, yanında olabilmeyi umut etmek gibi arafta kalmış hâyâllere dalabilmektir aşk.
Denizin kokusunda seni bulmaya çalışmak, tomurcuklanan ağacın filizlerinde senden bir şey beklemek yada kış güneşinin sıcaklığında seni yaşayabilmektir aşk.
Adınla başlayan özlemler biriktirip, tekrar tekrar aynı yarayı kanatıp durmaktır.
4 Nisan 2018 Çarşamba
Fazla güzeldir bazı kadınlar,
Ne yapacağına karar veremezsin...
Tek maçtan yatan iddaa kuponu .
Ya da 5 te kalan 6 lı misali,
Bir şey kazandırmaz ama atmaya da kıyamazsın...
Fazla güzeldir bazı kadınlar,
Kalbinin tam ortasına saplanırlar
Hedefi olmayan ok misali,
Öldürmez seni ama yaşatmaz da
Sadakta da tutamazsın,
Yayına gerip atmaya da kıyamazsın...
Fazla güzeldir bazı kadınlar,
En efkârlı ortam da,
Aniden gelen kahkaha misali,
Ortamı da bozamazsın
Doya doya ağız dolusu kahkahada atamazsın...
Fazla güzeldir bazı kadınlar,
Vatan misali,
Çok sevsen de
Yaşam standartlarına uyamazsın
ama bırakıp gitmeye de kıyamazsın...
1 Nisan 2018 Pazar
Müptelayım !
Galiba seni insan gibi sevmeyi öğrenemedim.
Alabildiğine ölçüsüz, alabildiğine deli dolu...
Arsız, huysuz, hoyratça bir kalp bendeki, bir o kadarda bencil...
Konu sen olunca; artçıları hariç dokuz şiddetinde bir depremle sarsılıyorum.
Yada şiddetli bir fırtınaya kapılmış gemi misali, rotamı kaybediyorum.
Rüzgârda bir o tarafa bir bu tarafa savrulup duruyorum.
Yalnızlığa alışkınımda sensizliğe alışmaya meylim yok, keza mecalimde !
Evrenin yolladığı bütün olumsuz mesajlara rağmen,
inatla seni sevebilmek gibi ultra lüks isteklerim var.
Akıntıya karşı kürek çeken acemi bir balıkçı gibi !
29 Mart 2018 Perşembe
Sana dair hikayeler yazsam, finalinde bir tek seni kazanmak isterim.
Sevda dediğin dikenli bir yol sevgili, en sevilenin canını yakmak istediğinde yine en çok sen acırsın.
Göz bebeklerimde zümrütten kalma bir ton var.
Rengini senden alan, anlamları sende kaybolan...
Böyle vakitlerde bir garip karanlık çöküyor kalbimin derinliklerinde bir yerlere.
Ne çok sevdiğimi bir kez daha hatırlıyorum.
Kelimelere sığınıyorum, şarkılarla avutuyorum kendimi.
Olmuyor.
Ben hayattan çok büyük beklentileri olan , çok büyük istekleri olan birisi olmayı beceremedim.
Küçük birinin, küçük hayalleriydi benimkiler.
Şimdilerde öyle değil !
Sen; küçük bir adamın/kadının en büyük hayalisin...
Sevgilim,
Kimsesiz ve yorgun düşlerin akşamında kendimi savuruyorum senin şehrinin sokaklarına...
Ben, senin ihtişamına vurgun bir komutanım; tek dileğim fethine mazhar olabilmek.
Fatih'in İstanbul'a sevdası gibi...Bitmek tükenmek bilmeyen bir ateşsin yüreğimde kor misali yanan.
Ne zaman kendimi kelimelerin valsine bıraksam bir noktada nutkum tutuluyor.
Nazım'ı düşünüyorum Piraye'yi nasıl yazabildi diye. Çünkü; ne zaman seni yazmayı denesem, seçtiğim her bir sıfat adının önüne geldiğinde anlamlarını yitiriyor.Acziyetimi mazur gör bize ne gelirse sevdadan geliyor.Zehri de senden merhemi de !
Ruhumuzu sevdaya peşkeş çekerken sonunu hesap etmeyiz, ne yaşayacağımızı , nerede üzüleceğimizi , nerede deliler gibi sebepsizce gülebileceğimizi bilmeyiz. Çok seven insan yalnızdır aslında ! Sanır ki kendisinden daha çok kimse sevmiyor. Başkaları hep öcü, hep kaka, hepsi çirkin...
İşte sen aklıma geldiğinde öyleyim, yapayalnız.
20 Mart 2018 Salı
Neden uzun uzun konuştuğunu sorgulama birilerinin.İçinde susmak bilmeyen bir kavgacıyı dinlemenin tek yolu bazen onu bastıracak kadar sesli ve uzun konuşmaktır çünkü..Her konu hakkında uzun ve geniş bilgi birikimi vardır, bazen yoktur da sallar işte..
Sırf konuşmak için..
Sırf içindekini duymak için.
Geri dönüp bakmamak için oyanlanmak gibidir bu.
Pişmanlıktan korkmak, bitmiş bir yanlışı yeniden yapmamaya çalışmak.
Hepimiz bir yerlerde ciddi mücadeleler veriyoruz.
Sadece bunun için saygı duy karşındakine,
Ve kızmadan önce bir kez daha düşün olur mu?
17 Mart 2018 Cumartesi
Bahar gelmiş yürek şehrimin sen dolu yakasına, yeşilin en güzel tonları yansıyor gözlerinden ...
Umudumu anlatıyor gözlerin ,bir hâyâli mi ,rüyayı mı, hasreti mi, vuslatı mı ?
Gördüğüm en güzel düşsün sen, hiç uyanmak istemediğim , gittikçe içinde kaybolduğum bir düş.
Boş bir sayfa açıp içini ne zaman seninle doldurmak istesem, kelimeler ihanet ediyor senle dolu hafızama... Bildiğimi unutup biraz ben oluyorum çokça sen.
Toprağa düşen bir tomurcuk misali, her gün biraz daha kök salıyorsun bedenimin her metrekaresine...
Erik seven insan çoktur bilirsin , bende severim ama ben en çok ağacın dalından yemeyi severim.
Çocukken dedemin bahçesindeki erik ağaçlarına tırmanırdım. '' En uçtakilere dokunma, hem oradan düşersin hem de onlar kuşların hakkı''derlerdi.Yazar burada gülecek yeri karıştırıyor çünkü ; söz dinlemeyi hiç öğrenemedim, inadına en uçtakilere ulaşmaya çalışırdım. En güzeli onlardı , güzel oldukları kadarda tehlikeli. O günlerden kalma yaralar bana kalan en güzel hatıralar şimdi. Peki ben o en uçtaki eriklerden vazgeçebildim mi ?
Tabiki hayır :D
İşte sen o en uçtakiler gibisin; kuşlara bırakılmayacak kadar güzel, kuşlara bırakılmayacak kadar özel ve her seferinde dönüp dolaşıp tekrar isteyecek kadar vazgeçilmez.
4 Mart 2018 Pazar
Aşka yenik düşen kişiler tanıdım.."O olmadan yaşayamam" deyip yaşayabilenler..Gerçekten yaşanmaz mı aşk olmadan?
Yaşanamaz mı?
Denesek canımız çok acır mı?Bir gönül muhasebesi yaptım kendi kendime.Dedim ki "aşk" dediğin bir kelime.Olsun yada olmasın ne değişir ki?Sonra düşündüklerime inat bir his giriverdi kalbime.
Öylesine..
Geldiği gibi gidebileceğini bildiğim bir his..
Sorduğum soruya bin pişman aynı sonuca vardım ve yine aynı kısır döngünün başında buldum kendimi.."Sormadan, sorgulamadan yaşa", kurcaladıkça acıyacak kanayacaksın..
Canının acımasından korktukça bir yanlışla daha karşılaşacaksın..Aşkı sorguladıkça içinde boğulacaksın..
Onu kabullenmedikçe onsuzlukta düşüncelere hapsolacaksın..
Gelecek olana dur desen ne fayda?
Gideni döndürebildin mi ki gelenden kendini sakınasın..
Göğsümüzü gere gere sevelim yani..
Gururla, haykıra haykıra..
Demem o ki;
Seni düşününce güzel şeyler geliyor aklıma güzel şeyler söylemek güzel şeyler hissetmek..
En güzelide ne biliyomusun bunları okuyunca gülümsediğini düşünmek.
O yüzünde ki tebessüme bayılıyorum..
Sevmek sevilmek güzel hisler, doğrusu yanlışı tartışmaya açık olsada.
Birini kaybetmek istemediğini bilmek bambaşka bişey..Bir de bunu korkmadan söyleyebilmek var tabi,evet maddi kısımlarını saymazsak yolunda giden bir hayatım var..
Seni kaybetmeyi düşünmek bile istemiyorum. Belki yanlış belki hata ama bundan emin olsam bile yine aynısını tekrar tekrar yapabilirim o kadar kıymetlisin benim için..
3 Mart 2018 Cumartesi
Baştan sona birbirinden süslü aşk sözcükleriyle başlayan, sonunda kocaman bir ''ama'' ile biten yarım yamalak bir sevda . Virgülünü benden , soru işaretini senden , noktasını evrenden alan.
Havanın hangi durumda olduğunu önemsemeden her daim parçalı bulutluyum. Galiba, seninle güneşli bir gün geçirme ihtimali olmayışından...
Peki bu kadar özlem neden ?
Bazen seninle birbirini tamamlayan herhangi bir şey olsak diyorum, değişik bir şey. Mesela; bir elmanın iki yarısı değil de, bir avokadonun iki yarısı olsak. (Yazar burada gülümsüyor ) İlla farklı bir şey istemek gibi, akla uymayan alışkanlıklarım var.Sana meylimde bu yüzden olmasın ?
Aklımda, kalbimde sende olduktan sonra , hangi sebepten olduğu kimin umurunda !
Sen benim en aykırı yanımsın, sağ yanımın ustalığı dururken; sol yanımın acemiliğine verdiğim şanssın. Sağduyularımı bir kenara bırakıp, sol yanımdan, son hızla seviyorum seni.
28 Şubat 2018 Çarşamba
Ah bir bilsen ne çok özlemler biriktirdim sevgilim; sana dair,
senden olan, senle başlayan, sensiz biten...
Kendimi gardan trene verip sana uğurlayasım var.Beni yüreğinde misafir eder misin?
Mümkünse yalnız kalayım orada, zira kendimi sende dinlemeye ihtiyacım var.
Ne zaman seni yazsam karmaşık hisler deryasında savruluyor yüreğim !
Fırtınana kapılıyorum.
Dalgaların kâh o yana, kâh bu yana savuruyor beni...
Sende hissettiklerim ;bir tutam yürek sızısı, biraz gülümseme , bir parça heyecan, biraz tutku, biraz öfke, biraz yalnızlık , bir parça mutluluk, az biraz yorgunluk, ucundan azıcık hüzün, kıyısından köşesinden korku, çokça özlem, sonra sevgi,hırs,efkâr...
Hepsini toplasak ne çıkar acaba ? Aşk mı ?
Peki seninle beni toplasak ? Biz mi ?
Yada boşver hepsini, en iyisi, sen yine kendinle çarp beni !
27 Şubat 2018 Salı
Bugün eski bir şarkının notalarında sana rastladım sevgilim, tam boğazıma düğümlendin yine.
Oluyor bu aralar alışkanlık yaptı sanırım, düğümlenip orada öylece kalıyorsun bir yumru misali. Yutkunsam bir daha gelmeyecekmişsin gibi , yutkunamıyorum.
Ben bu sevda masalında; sen dersinden, sende kaldım sevgilim geçemiyorum.
Hasret dediğin altı harfli bir kelime lûgatta, ancak hiç bu kadar içi dolu olmamıştı benim lûgatımda ...
Hasrete dair ne varsa tadıyorum, varlığınla yokluğun arasında kaldığım o ince çizgide...
Sayfalar dolusu anlatsam sana kendini, oturup bir kere daha severdin sende seni, hem de deliler gibi....
Olduğu gibi bırakıyorum, bozulmasını istemediğimden.
20 Şubat 2018 Salı
Şu sıralar hayatımda ki hapşırık gibisin.
Ne geldiğin belli ne geleceğin..
Delirtiyorsun beni.
13 Şubat 2018 Salı
Gölgeler düşmüş şehrimin aydınlıklarına,her birinde sana dair izler...Karanlık bir köşede saklıyorum seni, kentimin en ücra, en bilinmez köşelerinde. Sen, benim en karanlığımsın en ulaşılmazım,en bilinmeyenli denklemim, en çok kendime sakladığım...Herkes bir hayatın gönül bahçesi olmak ister ya , her bahçenin çiçekleri vakti geldiğinde solup gider, büyüsünü kaybeder. Sen benim bataklığım ol saplanıp kalayım sende , daha derinlere çek beni...
Özlemlere aşina değilim ama sen hep şu genzimi yakmaya devam eden hasret ol... Ayak parmağımı köşesine çarptığım sehpa ol mesela, acısından gülmekle ağlamak arasında kalabileceğim.Olabileceğin en aykırı şey ol şu hayatta ama sadece senden ve benden olan birşey... Bir kara delik ol zaman diliminde, ben sende sonsuzlukta kaybolayım...Kendimden çok yoruldum sende kalıp biraz soluklanayım.
Yazarını kendime sakladım
:)
1 Şubat 2018 Perşembe
"Acaba hic aklına gelmiş miyimdir?" sorusu aklı kurcalayan en sıkıntılı soru olsa gerek.Ayrıldığımızdan beri hiç beni düşündü mü? Yaşadıklarımızı hatırlıyor mu? Peki ya hiç rüyasında gördü mü?
Sorular hızlı yayılan kanser hücresi gibi, ardı arkası kesilmeksizin tüm enerjimizi emer. Düşünüyor olsa birşey değişecekmiş gibi...
Hani hep de benim hakkımda ne düşünüyor acaba deriz. Düşündüklerinin ne kadarını kaldırabileceğimizden haberimiz yoktur.
Bitse de gitsek.
Bir gün biri bana " Hepsi geçecek" demişti, o anlarda ki acımı hatırlamıyorum, neden teselli edildim bilmiyorum, belli ki geçmiş..
Ama "hepsi" geçerken hep "hepsi" geçti, giden her bir esaret duygusu yanında benden güzel olan birkaç parça şeyi götürdü işte..
Eminim sende de var bu sorunlardan.
Kimde yok ki?
19 Ocak 2018 Cuma
Özlediniz mi?
Şey sanırım ben özledim.
Şimdilik bir şarkı bırakıp gideyim, sonra uzun uzun emmeli gömmeli anlatırım.
Birde unutmadan,
Hepimiz bir diğerinin kendi hakkımızda karar vermesini isteriz. Böylece hic kendimizi suçlamayiz..