Kimsesiz ve yorgun düşlerin akşamında kendimi savuruyorum senin şehrinin sokaklarına...
Ben, senin ihtişamına vurgun bir komutanım; tek dileğim fethine mazhar olabilmek.
Fatih'in İstanbul'a sevdası gibi...Bitmek tükenmek bilmeyen bir ateşsin yüreğimde kor misali yanan.
Ne zaman kendimi kelimelerin valsine bıraksam bir noktada nutkum tutuluyor.
Nazım'ı düşünüyorum Piraye'yi nasıl yazabildi diye. Çünkü; ne zaman seni yazmayı denesem, seçtiğim her bir sıfat adının önüne geldiğinde anlamlarını yitiriyor.Acziyetimi mazur gör bize ne gelirse sevdadan geliyor.Zehri de senden merhemi de !
Ruhumuzu sevdaya peşkeş çekerken sonunu hesap etmeyiz, ne yaşayacağımızı , nerede üzüleceğimizi , nerede deliler gibi sebepsizce gülebileceğimizi bilmeyiz. Çok seven insan yalnızdır aslında ! Sanır ki kendisinden daha çok kimse sevmiyor. Başkaları hep öcü, hep kaka, hepsi çirkin...
İşte sen aklıma geldiğinde öyleyim, yapayalnız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder