28 Ocak 2016 Perşembe

Güzel bir müzik hayatın seyrini değiştirebilir.
Sanki hayattan soyutlar gibi..Köşe başında oturan yaşlı adam gibi, kimseyi takmayan binlerce derdi olan ve en büyüğü karnını doyurmakken tek yaptığı nefes almak ve bununla yetinmeye çalışmak.
Müzik yeryüzü ve gökyüzünü bir araya getiren ve seni bu ikisi arasında sıkışmış gibi hissetmekden alıkoyan ilahi bir tını.
İntihara da sürükler belki..
Bir çay koyup sevdiğim bir müziği açmak ve onu düşünmek..
Tatlı bir zehri yudumlamak gibi..
Var mı bunun gibisi?
Bir şarkı seç;
(ben seçtim)

Bizim olsun..
Ne olduğu önemli değil.
Bize ait bir şey daha kazınsın hafızalarımıza, olur ha gidersen bir gün (içimden), radyoda çalsın ve canını yaksın o şarkı.
Bana dönmek isteyesin o an..
Sesime ihtiyaç duyasın.

22 Ocak 2016 Cuma

İnandıklarınıza olan bağlılığınız;
Sizi doğru yapmaz.
Bazen kurtulmak için elinizin altında ama hiç farkedemediğiniz "makas" yeterlidir.
Kendinizi heba ettiğiniz "göbek bağınızı" kesmeye.

21 Ocak 2016 Perşembe



Bir şeyi sevmek başka fanatiği olmak başkadır.
Fanatiği olanlar sevgi duymakla yetinenleri, her zaman duyarsızlıkla itham ederler, sevgiyle yetinenler ise fanatiği olanı kraldan çok kralcı olmakla..
Aynı tarafda olmalarına karşın birbirlerine karşı duydukları bu öfkenin asıl sebebi başından beri üçüncü bir seçenek olan;
Ve her nedense ihtiyaç duymadıkları saygının ve empati kurma yeteğinin farkında olmamalarıdır.
Yazık ki ilişkilerimizde üst seviyelerde seyreden ''ben''ci yaklaşımımız tüm bu yalnızlık zırvalarına imza attıran.

18 Ocak 2016 Pazartesi

Gözlerim..
Görebildiğine bak derin uzaklara.
Bir daha hiç görmeyecekmiş gibi..
Bir daha hiç rengi bilmeyecekmiş gibi..
Ellerim dokunsa sana;
Bedenden ibaret olmadığını kanıtlayacak gibi..
Eşkiya saatlere inat.
Kalbim..
Öyle sevse ki..
Daha önce hiçbir tene nüfuz etmemiş bir bilgelikle.
Varış noktasından bihaber bir tren gibi..
Savrulsa rüzgara karşı..
Rüzgara inat,
Öyle sıfatlar yakıştırsan bana lütfundan bir parça.
Öyle bir sevsem seni..
Nefes alır gibi, yıldızlardan birini kendine saydığın geceler gibi..
Gecelere karşı,
Yıldızlara inat.


''Bir resmin var hala duruyor başucumda
Bakman değil görmemen koyar gönlüme
Ağladığım geceler gelir geçer de
Ben burdayım şarkım vazgeçenlere
Gurur mudur yakan, vurup durur sevdan
Gurur mudur yıkan, sonum olur sevdan
Taş kalbini at da gel ne olur
Seni bana kat da gel ne olur
Dönme diyen herkesin inadına
Yeter hasret kalk da gel ne olur''

Doğru kişi denen şahsiyet her kimse geldiğinde; aklında kurcaladığın ve boşluktan kendini şaşırıp hala aşık olduğunu iddia ettiğin kaşıntın da geçecek kısmetse.Yani sen iyisi mi biraz bekle, evhamlı arayışlarının bir çaresi olduğu söylenemez, tek başarabildiğin efor sarfetmek.
Bir gün  aşk geldim derse, bugün durduk yere mesaj attığın tüm sevdiğini sandığın adamlara karşı nasıl da bomboş olduğunu fark edeceksin.
Boş yere harcama heycanını.
Biriktir işte, gelince hepsini ona verirsin..

15 Ocak 2016 Cuma

Hayat yalnızlığı idrak edince başlıyor.
Bağlanmanın aşılması gereken en katmerli engel olduğunu farkedince.
Bak bana, o kadar çabuk alışırım ki korkarsın.
Ama sevdiğim bir huyum var benim de..
Sevilmediğimi hisettiğim an uzaklaşırım.Deli gibi sevsem de, ve ölesiye bağlanmış olsam da.Çünkü orası ait olduğum yer değildir artık, bunu bildiğim an öyle kalın bir duvar örerim ki araya, az önce bana tapmıyor muydun? sen diye şaşırtırım adamı.
Belki bu kendimle benimsettiğim ''istenmediğin yerde durma'' mesajıdır.
Biri bana şu hayatta kafasını hiçbir şeye takmadan yaşayabilen birini göstersin lütfen!!
Bir şey denemek istiyorum.
:)


''Hayatım da bir boşluk olduğunu,
Ve doldurmam gerektiğini biliyorum.''

Tavsiye üzerine izlediğim ama kelimenin tek anlamıyla ''harika'' bir film.
Film Adı: İntern / Stajyer
Başarılı bir şirketin sahibi olan Jules Ostin, çalışanlarındn birinin tavsiyesiyle yeni bir stajyer programı başlatır. Biraz yaşını almış insanlara yönelik olan bu deneysel programa ilk başlayan kişi ise 70 yaşındaki Ben Whittaker olur. Şirketin genç kadrosunun yaş ortalamasını bir hayli yükselten Whittaker ile yanında çalıştığı Ostin arasında zamanla iş ilişkisi sağlam bir dostluğa dönüşecektir. Yönetmen koltuğunda Nancy Meyers'ın oturduğu, komedi filminin başrollerini ise Anne Hathaway ile Robert De Niro paylaşıyor. 

Bazı dostlar vardır..
Kelimesi kelimesine uygundur sıfatına, hiç demezsin onlara sana ihtiyacım var, ne olur yanıma gel diye, çünkü ne zaman ufacık yürek sıkışması yaşasan hisseder kapında biterler.
Sadece seninle ağlamaları değil, onların yanında kimsenin yanında olmadığın kadar rahat ağlayabiliyor olmaktır seni rahatlatan.
Kimsenin yanın da onların yanındaki kadar içten gülümsemezsin. Kahkahalarını bastırma gereği dahi duymazsın.
Bazı dostlar vardır, sürüyle sevgiliye bedel.
Bilirsin ki, ne yaparsan yap arkalarını dönmeyeceklerdir sana.
O çizgi film gülüşüyle güler, sen onun gülüşüne gülersin.
İşte bazı dostlar vardır ki, Allah'ım onu bana verdiğin için teşekkür ederim deme gereği duyarsın.
Şansındır çünkü o..
Tutun ona.
:)




11 Ocak 2016 Pazartesi

Garip duygular içersindeyim..
Dün ne kadar boşsam bugün sanki hala aynı yerinde herşey..
4 yada 5 ay oldu sanırım emin değilim, görüşmediğim ama çok sevdiğim bir arkadaşımla görüştüm bugün.
Nasıl özlemişim..
Sesini duymak, gülmek, mutluluğunu, heycanını, üzüntüsünü paylaşmak..
Dostluk çok başka birşey;
Seni anlıyorum, beni anladığını biliyorum..
Kırgınlıklarımız olsa da, şu hayatta mutlu olmasını en çok istediğim insansın.
Bir gün birisi gelir ya da gider.
Zaten bu ikisi arasında yaşadığını fark etmezsin ki, bir çeşit transtasındır. Ya gelirken aşkıyla zıplatır yerinden ya giderken acısından inletir.
Ki muhtemelen arkasından ne yaparsan yap bir daha asla eskisi gibi olamazsın.Her giden bir eksiltir malum söküp atamazsın bir türlü sanki.
Bir daha asla o heyecan dolu, ışıkla bakan kişi olamazsın.
Sadece dener ve hezimete uğrarsın.
Çok mu demoralize edici bir yazı oldu bu.
Galiba şuan bunalımdayım, size de bulaşmasın..

Bazen hayat hoşlandığın erkeğin eşcinsel çıkması gibidir.Ümit vaat eder gibi gözüken ve başından beri şüphesiz bir imkansızlıkla seni trajedilere düşüren..
Bazen hayat, gece yatmadan önce olmadığını idda edip, uykunun en tatlı yerinde seni uyandıran çiş gibidir, yapmak için tatlı bir istekle boğuşursun, yapınca uykun kaçar ve az önceki keyfinden olursun.
Bazen hayat eski eski sevgilinle artık arkadaş olduğunuzu iddia ederken hala aynı yatağın içinde olmayı hayal etmektir.


Hali hazırda hayata orospuluk yapan zaman denen illetin..
Keyfe keder hızla akıp gitmesine duyduğum nefretin..
Kendimle kavgalı olduğumu düşündürten her neyse size;
Ve beni bu kadar rahat, mutlu, nazar değdirecek yapan..
İşte o şey uykularınız da mahremiyetinize dokunsun istiyorum.Beni kafanıza taktığınız her gün, her gece kabusunuz olmak..
Ama uyandığınızda ilişmeye korktuğunuz ve artık konuşamayacağınız farkındalığınız!.
Nazarlarınızı kendinize saklayın.
Beddualarınızı da...
Siz küçük zevklerinizi özünüzden büyük sanırken, ben kaçmak sandığınız yolculuğum da garanti bir mutluluğa imza atmak istiyorum.


9 Ocak 2016 Cumartesi

Sana bugün bir filmden bahsetmek istiyorum.
Tersine Dünya
Film konusu;
Filmde, kadınlar ve erkekler arasındaki rollerin değiştiği bir dünyada yaşananlar konu edilir. Bitirim Leyla ve Sarı Leman yaşadıkları mahallenin delikanlı kadınlarıdır. Leman bir fabrikada çalışırken, Leyla da sokakta üçkâğıtçılık yaparak geçimini sağlamaktadır. Leyla kocasını mahalledeki genç bir erkekle aldatırken, Leman da erkek fahişelerle eğlenmektedir. Ancak Leman ve Leyla’nın yaşadıkları bu hayat onları suça bulaştıracaktır.
Yapımı : 1993 - Türkiye
Tür : Komedi
Süre: 97 Dak.
Yönetmen : Ersin Pertan
Oyuncular : Demet Akbağ , Rasim Öztekin , Cem Davran , Serra Yılmaz , Emre Altuğ
Senaryo : Ersin Pertan
Yapımcı : Enver Özer


Hani bazen diyoruz ya; kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilicek diye, kesinlikle öyle..
Filmde ki empati; ne anaerkil ne de ataerkil kabul edilebilir değil.
Kimyasıyla oynanmış, insanların salgıladığı hormanlar da kendileri gibi çürük olacaktır.
Hani ''insan olmak''dan bahsetmiştik ya;
Tersine, mersine insan olmak verilebilecek en güzel subliminal mesajdır.
İyi Seyirler Efendim.

8 Ocak 2016 Cuma

Bir dizinin bilmem kaçıncı sezonunu bekler gibi heyecanla beklediklerimiz var hepimizin. Kalbimizi küt küt çarptıran, halbuki kalp hep küt küt çarpmaz mı?
Amaaaaan neyse ne der gibi önemsediklerimiz de var hayatımızda tabi olması ya da olmaması arasında bir fark olmayan..
Destansı bir aşk herkese nasip olmuyor.
Acısını da çeksen şükret olmaz mı?
Küçükken kötü  söz söyleyene ben aynayım çığlığı basardık, şimdi biri çıksa dese ki, " Hayatını kurtaracak kadar sevecek ve asla üzmeyeceğim seni, narin kalbini incitmeyeceğim, benden sonra evrim geçirip insanlardan tiksinmeyeceksin de.." Deliler gibi bağırsam ona  " Ben aynayım" diye tüm kalbimle..

4 Ocak 2016 Pazartesi

Daha önce söylenmemiş bir sözü bulup saklandığı yerden çıkarmak pek de kolay değildi, bu yüzden basit seçmistim kelimeleri hisettiğimin aksine.

"Gücün var mı? Sevgilim..
Derin sular da inci tanesi aramaya..
Cesaretin kaldıysa;
Hala benle aşktan konuşmaya."

Bazen bir ilhama sürüklenip kendimi kaybetmisken birinin beni uyandırması gibiydi seni "sevmek".
Yazmak isterken uzak tutuluyor ve küçük bir kız çocuğu  gibi mızmızlanmama rağmen ders almam bekleniyordu, bir daha aynı hatayı yapmamam için.
Ve ben her seferinde ögretmenimi "hayal kırıklığına" uğratıyordum.

" Sil baştan başlamak gerek bazen,
Hayatı sıfırlamak..
Sil baştan sevmek gerek bazen..
Herşeyi unutarak."

Bazen bir şarkıyı sadece bir mısrası için dinleriz, " sevdan bir ateş oldu bende, gönlüm bir deli coştu senle" kimler gelir geçer dinlerken de fark etmeyiz.
Hani kim olduğunu unutmak derler ya, nasıl da unuturuz herşeyi birdenbire,bazen onu düşünürken bir başkasının elini tutuyoruzdur ve en acısı da odur..
Ve bazen bir cümleyi bitirmek için, büyük kayıplar vermek gerekir.. Öyle yan yana gelince gözümüze hoş gelmeyen binlerce kelimenin gerçek anlamını ancak böyle bir acı gösterebilir bize..
Bazen eski bir sevgilinin adını unuturuz, sonra şaşarız kendimize, ya çok yaşlandım ya çabuk  yaşadım diye..
Tükettiğimiz ya da kaybettiğimiz birilerine duyduğumuz hisler değildir, hislere duyduğumuz heyecandır bu sebeple..


Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim 
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış. 
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim 
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış. 
Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu 
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu 
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu 
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış. 
Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim, 
Saçlarına hasreti tanımayan ellerim, 
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim 
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış. 
Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam, 
Avunabilmek için bir tavla atıyorsam, 
Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam, 
Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış. 
Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok. 
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok. 
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok. 
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış. 
Sende kalmış umudum, saadet çağım sende, 
Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende, 
Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende, 
Can diyorum sana,can kafesim sende kalmış. 
Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa, 
Sanki her noksanımı mecburum itirafa, 
Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa 
Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış. 
Gel Tanrıya borcunu teslim etsin bu yürek, 
Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek, 
Kelime-i şahadet getirmem için gerek, 
Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış.

Cemal Safi

Dilime sen verdin gül ezgisini, 
Bir gönül üzdümse sebebi sensin! ... 
Seninle aşmışım dur çizgisini, 
Töreyi bozdumsa sebebi sensin! ... 
Ufuk ufuk uçtum daldım derine, 
Sen öğrettin çoban kimdir, sürü ne? 
Daha yaklaşmadan konak yerine, 
Göçümü çözdümse sebebi sensin! ... 
Bir renk cümbüşüyle sular ışıdı, 
Düş bahçeme kuşlar bahar taşıdı, 
Kurbanlık koç güldü, bıçak üşüdü, 
Hep esrik gezdimse sebebi sensin! ... 
Kimi deli diye güler arkamdan, 
Kimi suçlu diye tutar yakamdan, 
Eller değil,aklım korkar şakamdan, 
Kendime kızdımsa sebebi sensin! ... 
Düşmanımın yarasını sardımsa, 
Muhabbeti sofra sofra serdimse, 
Her güzele hemen gönül verdimse, 
Petekler süzdümse sebebi sensin! ... 
Dostun sitemleri deler bağrımı, 
Sağır gökler yutar yanık çağrımı, 
Uzun yıllar gizledimse ağrımı, 
Ve şimdi yazdımsa sebebi sensin! ... 
Beklerim özüme mihman olasın, 
Her selâmın canevimi sulasın. 
Bende sabır tükeniyor bilesin, 
İçmeden sızdımsa sebebi sensin! ...

Bahattin Karakoç
Anlatmanın zor olduğunu sanıyorsun..
Sadece konuşmaya başlaman gerekiyor halbu ki. Çünkü  kelimeler sen istemesen de doğru yolu bulup dökülüyor dudaklarından ve aslında içinden çıkabiliyorsun düşündüğünün aksine.
Sadece başlaman lazım bir yerden..
Bir tek basit kelimeyle.
Her zaman şatafatlı kelimeler seçmek zorunda değilsin birine olan aşkını anlatmak için..
Ya da seni mahveden acılarını..
Susarak yada gülümseyerek gizlenme gibi bir mecburiyetin de yok inan.
Sadece başlaman için yerinden kalkmalısın.
Birini yeniden sevebilirsin,
Çünkü daha önce de sevdin..
Ama ya kendini?
Bana yaşattığın bu harikulade güven kaybından sonra kendini nasıl seveceksin merak ediyorum.
Tavsiye üstüne;
Funda Arar "Hosgeldin"

3 Ocak 2016 Pazar

Tabularına bağlı olduğun gerçeği seni ezik yapmaz. Eğer yapıyorsa kısmen eziksindir. İnandıklarınla kabul görememekten dahi korkmak acizliģe açılan muazzam bir kapı. Bir defalık atamaz mısın önyargını üstünden?
Herkes mutluysa ve sen acıdan geberiyorsan en yakın aynaya bir zahmet bakıver. Muhtemelen kanıyorsun, kendini tüketiyorsun ve malesef sebebi çok saçma.
Eh, yenilenmek için önce ölmek lazım.
İyisi mi biraz daha tüket kendini, sonunda istemesen de ivme kazanacaksın.
Çünkü hayat asla dümdüz değil.
Hoşuna giderse :)
Hayırlı Pazarlar..
"Hayat bayram olsa"