26 Haziran 2019 Çarşamba

Özlemek başlar tam da unuttuğunuz yerden..
Sevdiklerinizin resmini yaparken bulursunuz gözlerinizde,
Gökyüzü bırakır hüznünü şehre..
Yağmur yağar,ardından içinizi ısıtacak güneş açar,bayram havası prova yaparken her bir kare atlanmadan şimdiden geçmişe dönersiniz.
Olmak istediğiniz, belkide bir daha hiç olamayacağınız yerdesinizdir.
En mutlu günlerin hep geçmişte kalıyor olması ne kadar ironik.
Oysa şuan gelen bir mesaj, bir telefon konuşması, yada akşam yemeği için hazırlık yapanlar varken..
Büyümek istemenin telaşından mıdır bilmem ama, o zamanlarda yaşadığınız acı bile yüzünüzde tebessüm bırakıyor..
Farkedemeden, farkedilmeyi bekleyen bir hayat size kucak açmış..
İçimizde kopan fırtınadan daha çok, dışarıdan gelen seslerin çoğunluğu ağırlaştırıyor bedenimizi..
İşgale uğramış bir bedenin aklı kalbine yar olmuyor.
Velhasıl kelam, inişleri ve çıkışları olan hayatın sizi hep aynı noktaya getirdiğinin farkına varamazsınız.
Neresinde olduğunuzun bir önemi yok,
Bir türlü bitmek bilmeyen savaşın içinde kendinizi bulursunuz.



12 Haziran 2019 Çarşamba

Zaman değişimin en iyi ilacı.
Neyi yapamam diyorsanız aksini yapmaya başlıyorsunuz.
Her gün biraz daha eksiliyor, kalan zamanı böyle böyle tüketiyoruz.
Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, bazı gerçekleri eninde sonunda kabul ederiz.Her ne kadar bekletiler içersinde olmasakta arada geçen zaman hem sahiplenmeyi hem de kaybetme korkusunu hissettiriyor.Bu yazıyı yazmaktaki hevesim gibi yaşıyorum.Hem istekliyim hem devamını getiremiyorum. Aklımdan geçenler ile yaptıklarım birbirinden o kadar bağımsız ki..
Neresinden tutarsam tutayım çorap sökülmüş, kimliği alınmış bir hayatın başka bir hayata çevrilişini izliyorum.
Tedaviye karşılık vermeyen hasta gibi kalan zamanı hiçte hayal etmediğim bir şekilde kabullenmiş, bunun ardının güzel günlere gebe olmadığını bilerek yaşadığımı idda ediyorum.
Güçlüyüm lakin haklı değilim.