20 Şubat 2017 Pazartesi

Düşünmeye dahi üşeniyorum bazen..
Belki üşenmek değil, ertelemek benimkisi.Ertelediklerim kadar azaldığımın bilincinde değilim henüz.Lafta var icraatta yok varlığım.Hayallerim, hedeflerim, geleceğim..Kendilerini üstlenmem için artık yalvarma durumuna geçmiş sorumluluklarım var.Ertelemeyi yaşam tarzı haline getirmek için ne de çok çabalamışım.Çocukluğumda olmak istediklerim şimdi olamadıklarımla elimde avucumda ne varsa tartmalıydım.
Yapamadım..
Yine erteledim,
Bu defa üşendiğimden değil korktuğumdan.Göreceklerime kör, duyacaklarıma sağır olmak daha kolaydı.Hayal kırıklıklarıyla baş edecek gücü bulamadım belki kendinde..
Tekrar her şeyi bir kenara atıverdim.
İçimde birbiriyle ölesiye mücadele eden bir şeyler volta atıyor.Biri sorgulamaktan çekinmeden daimi bir şüphe içinde, diğeri koşulsuz şartsız güvenmek istiyor vaatlere.
Bu kadar bilmeseydim daha kolay olmaz mıydı hayat?
"Tanrı cahilleri korur"
Sorguladıklarım ve cevabını buluncaya ertelediğim hayatım için Tanrı'nın koruduğu cahillerden olmak isterdim.
Belki sıģ bir hayat fakat bilinçsiz bir mutlulukla dolardı içim..
Bu kadar eleştirisel bakmaz, her sözün dürüstlüğünden böylesine şüphe etmezdim.Sükunetin tılsımıyla muhalefet olmamı gerektirecek tüm durumları kaldırıp atardım bir kenara.
Içimde sıkışıp kalan enerji birikimimi akıtabileceğim sayfalar, gücümü aldığım kalemim olmazdı.
Bazen olmasını yeterince istemediğimiz şeyleri arzularız.
Olmadığı için kahrolduğumuz anlar vardır.Hıçkırıklarla ağladığımız geceler..Özlediğimiz kokular, sarılmayı özlediğimiz bedenler..
İsteriz ama olmaması gerektiğini biliriz ya içten içe.
Bu yüzden kalbimiz en derinde aslında engel olur onun gelişine..
"İsteyen insan her şeyi yapar" derler.
İnanırım.
Ölüm dışında her duruma engel olabilecek gücü barındırdığımızı biliyorum.
Sadece "istemek" ya da "yeterince isteyememek" var. Bir de "ne istediğini bilmemek"..
Hangisi sensin?
Emin olduğum tek şey var.
Hayatımın son anlarına geldiğimde o "film şeridinde" görmek istediklerim var.
Sen adına "hayal" dersin..
Ben "beni ben yapanlar"..
Peki ya sen?
Kaç tane "seni sen yapanın" gidişine göz yumdun?
İste ve kazan hayatı..
Hayat bekleyene gitmiyor, beklemeye üşenene yaşatıyor kendini.
Sevgilerimle, öptüm.

15 Şubat 2017 Çarşamba

Aptallaşmanın anlamı yok, eğer onun sana gelmeyeceğinden artık eminsen.Gözlerinde sana bakarken o eski tatlı ışıltıyı yakalayamıyorsan, artık sana karşı korumacı tavrı yerini umursamaz bir hale bıraktıysa ne yaparsan yap eski tılsımı yakalayamayacaksın.Ona verdiğin zamanı ve enerjiyi kendin için harcarsan belki karanlığın içinde kendi ışığını bulursun.Kendinden vazgeçip onun için çabalamaya devam edeceksen yazının başına dön!
Belki en az on defa okursun aynı yazıyı, belki bu kısır döngü içinde onu unutman gerektiğini idrak eder ve teşekkür edersin bana.
Okuyan gözlerinize sağlık.
Öptüm.

10 Şubat 2017 Cuma

Sen gelmez oldun;
Gün aymadı,
Aklımın çıkmazların da..
Sen gelmez oldun,
Berbat bir gecenin sabahı olmak bilmedi..
Sen gelmez oldun,
Tenine uyuduğum masallar bitmedi..
Sen gelmez oldun,
Kokunsa hiç gitmedi..
Sen gelmez oldun,
Aynada baktığım yüz gülmedi..
Sen gelmez oldun,
Topladığım saçlar düzelmedi..
Sen gelmez oldun,
Çocuklar küstü, ay geceye düştü, mevsimler degişti...
Sen gelmez oldun,
Bir yıldız kaydı penceremden..
Sen gelmez oldun,
Gözleri karam, su oldu damla damla..
Düştü toprağa can oldu, tohum oldu,
Yeserdi umutla..

İlk şiir deneyimim,
Bundan iyisi şamda kayısı! :D
Beni okuyan gözlerinize sağlık.
Öptüm.

7 Şubat 2017 Salı

Yalnızlığım ve ben, birbirinden pek haz etmeyen oda arkadaşları gibiyiz. Birbirimize tahammül edebilmemizin tek sebebi aynı boş hayale sahip oluşumuz. Tek ortak noktamız dertleşebiliyoruz her gidenin yokluğu hakkında..
Sanırım bizi bir arada tutan da bu atıp tutmalarımız gidişlere..
Kalabalıklaşan yalnızlıklara inat, neşeleriyle motive eden dostluklara selam olsun.
Turgay, Emrah, Serdar, Melis, Kardelen, Zeyno, Seda, Sevde, Emine, Aykız, Zeynep, Özgür, Gökhan, Kerem, Murat.

Bir gün biri karşına çıkıp durduk yere sana ne kadar özel olduğunu söylerse..
Durup gözlerinin içine bakıp doğruluğundan bir saniye bile tereddüde düşürmeyecek o ışıltıyı gördüysen..
Kalbini daraltan tüm  anlar bir perdeyi açar gibi  aydınlanıverdiyse mesela?
Hoş geldin de aşka..
Bırak sarmalasın tüm karanlığı, katsın gökyüzüne.
Aşk geldi mi hazır olup olmadığının konusunda çelişkiye düşmek gibi bir lüksün yok senin!
Öyle paldır küldür gelir ki..
Gideceği korkusunu duymana izin vermeyerek koca bir mutluluğu yaşatır sana..
İşte  tam da bu hazır olamama durumu yüzünden geldiği gibi ansızın gidiverdiğinde yıkılır, tüm beklentilere kapatırsın kendini.
Bırak hoş gelsin aşk..
Giderken içten bir siktir çeker hafiflersin arkasından..
Kendini tekrar kapamadan önce güzel bir esintiyle dolar bedenin..
Kendinden tekrar vazgeçmeden önce, Kendimden de vazgeçmeden sevdir, sevdirin kendinizi.
Hoş gelsin AŞK!

1 Şubat 2017 Çarşamba

Iyi olduğumu düşünmüyorsun degil mi?
Hah!
Yanılmadın iyi olsaydım sana gelmezdim.. Sana gelişlerimin bir anlamı olmalı değil mi?
"Çaresizliğim, en azılı düşmanım."
Kendimi veremiyorum, bak yine dağıldım. Toplaması bir o kadar güç.. Satır, satır yazıyorum, harf, harf işliyorum sana gelmenin yolu olan kelimelerimi..
Neyi beceremediģimi bir bilsem, bir kırabilsem şeytanın bacağını..
Bak gör o zaman demeyeceğim elbet boğazıma düğümlenen "mutlu"luklarım olsun istemem. Neyse Sevim'den saçmalamalar vol bilmem kaç :)
Uyumak, kendini uyutmak da artık yetmiyor bilesin. Gelişine vurduğum cümlelerime burda son verirken Sezen ablaya da kulak verin;

"Buz gibi soğuk suya benzer, inan bitmiş her aşk. Tuz gibi bassan yarama, derman olmaz sana."