29 Ekim 2016 Cumartesi

Yani birini seviyorsam ve benimle olmuyorsa, neden bir başkasıyla mutlu olmasını dileyeyim ki? Bu kadar fedakar olmak zorunda mıyım? Ben beni neden sevmedi diye hayıflanırken adamın hayatında mutlu olmasını, biriyle uyanmasını, gülümsemesini falan neden isteyim? Birini kendinden çok seversen öyle olurmuş..
Neden birini kendimizden çok sevdiğimiz yanılgısına kapılmaya dünden hevesliyiz onu da anlamam zaten. Aksini ne kadar idda etsek de, her zaman içimizde kendini her şeyden önde tutan ama ara sıra dinlediğimiz bir benliğimiz var, dolayısıyla benimle mutlu olmayı beceremediysen sevgilim, senin için başkalarıyla dojazı yüksek saadet dilemeyeceğim hiç kusura bakma!


23 Ekim 2016 Pazar



Fazla uzaklaşmış olamazsın bence..
Iyisi mi sen geri dön, hem üşenmiyor musun cidden? Yeni bir hayata başlamak... Biriyle yeniden tanışmak, kafanın ütülenmesi, mecburi gece konuşmalarından.. Sinirlendiğin de gözlerini fazladan kırpmanı doğal karşılaması falan.. Sonra kendini tanıtmak için harcadığın onca zaman ve enerji... Kapris de çekeceksin bol bol, ilk zamanlar epey koşturacak belki peşinden, belki kendine alıştırıp gidecek tıpkı senin yaptığın gibi... Ne gerek var be? Bura da hazır ben duruyorken.. Bunca zahmete ne gerek var?
Gel bak nasıl güzel seveceğim seni...


18 Ekim 2016 Salı





Her gece birileri faili olarak içtiği  içkileri sebep gösterip eski sevgilisine " Seni rüyamda gördüm, iyi misin?" mesaji atıyor ve aynı gece birileri "Bugünü de yalnız bitirdim, ama uyumaya hazır değilim, ne yapsam? Kiminle konuşsam? içgüdüsüne yenik düşüp rehberini kontrol ediyor. Her saatte birileri aynı anda gökyüzüne bakıyor ve " Bu neden benim başıma geldi?" diyor ve ekliyor; "Sitem etmiyorum ama... Neden ben yani?"
Dakika da birileri sevgilisinden ayrılıyor ve  kendini abur cubura bırakıyor. Her saat başı birileri eski sevgilisinin bulunduğu şehirde daha fazla yaşamayacağını düşünüyor ve başka bir şehre taşınıyor.
Her pazartesi milyonlarca kişi  diyete giriyor ve her salı binlercesi diyeti ertesi pazartesiye erteliyor.
Her gün zararlı oluşunun su götürmez bir gerçek olmasına rağmen fast food çılgınlığı katlanıyor.
Her dakika binlercesi sevgilisine geç cevap verdi diye trip atıyor ve aynı dakika içerisinde sevgili yoksunluğu çekerken binlerce kişinin ahını alıyor.
Her saate birileri uzatmalı ilişkisini aldatıyor, sonra kısa bir vicdan azabı duyup sevgilisine ani jestler yapıyor.
Her gün birileri görücü usulü evlenmeye karşı olan antipatisini dile getirirken, aynı gün içinde binlerce kişi babaannesinin arkadaşlarına torunu olup olmadığını soruyor.
Her gün binlerce kadın estetik ameliyatı oluyor ve  her gün binlerce  erkek estetik ameliyatı geçiren kadınlara toplama kasa muamelesi yapıyor.
Her gün milyonlarca adam maç izlerken önünden geçen karısının kalbini kırıyor.
Her gün milyonlarca anne tarafından milyonlarca terlik fırlatıyor ve binlercesi isabet ediyor.
Her gün birileri daha iki gündür tanıdığı adamla evlenmeye, birileri de sebepsiz yere boşanmaya  karar veriyor.
Her gün binlerce kez doğum kontrolüyle ilgili haberler okuyoruz çoğu  tuvalet arkası resimlerinde, neden orada bilinmez.
Her gün defalarca işsizliğin artışına şahit oluyoruz ve her yarım gün de binlerce kişi masasını beğenmediği için istifa ediyor.
Her gün milyonlarca kadın birbirini süzüp kendisine "daha güzel" göründüğünü tekrarlıyor ve her gün milyonlarca erkek o gün ne giydiğinin bile farkında değil.
Her dakika birileri "aşksız yaşanmaz" diyor, birileri "en güzel aşk platonik olandır, çektim mi acısını tam çekeceksin böyle damardan damardan" felsefesiyle kendini yerden yere vuruyor...
Acımız büyük dostlar!
Uzun zaman önce kullanmaktan vazgeçip yerine dürtülerimizi soktuğumuz beynimiz kendi kendini imha ediyor...
Hepimizin başı sağolsun.

Ne zaman mantığını dinlemeyi bıraktın?
Ne zaman kalbin görevini bu kadar şaşırdı ve sen fark edemedin bile?
Dur düşüneyim demene vakit kalmadan kaç kere mesaj attın ona? Kaç kere konuşmak yerine sarılı verdin birden? Ve o yine de gitti..
Dönerse diye hayaller kurduğun anların çoğunda yüzüne vurmak istediğin binlerce cümlenin, onu görür görmez tek bir saçma kelimeye kendini bırakacağından adın gibi eminsen..
Aslında dönmeyeceğinden adın gibi eminsen ve bu tükenmek bilmeyen umudundan nefret ettiysen..
Birilerine seni tükettiği için yeterince sövmediysen ve birileri senin için bunu yapsın istiyorsan mesela..Cümlelerin yetersiz kalıyor, büyük yorgunluklara yol açıyorsa kalbinde..
''Bugün ne yaptım?'' dediğinde keyif aldığın bir anı hatırlamakta güçlük çekiyorsan..
Dal içine;
Olur da içer de kendini görürsen, benden çok selam söyle..