28 Ekim 2020 Çarşamba

'' İnsan, bir üzüldüğü yeri unutmaz bir de mutlu olduğu yeri...''
Ya sarılacak kadar çok severim ya da '' az ötede oyna'' diyerek def ederim.
Grinin hiçbir tonunu sevmem, ne halıda, ne arabada, ne giyside, ne de hayatın her hangi bir yerinde..
Beni yoracak hiç bir şeyi yakınımda tutmuyorum..
Çünkü  yorgunum.
Bana, yaşımın güzelliğini yaşatacak, fikirlerimin değerine ayna olabilecek insanlar lazım.
Hala gözlerinin içi gülecek kadar hayattan soğumamış ve içtenliğini kimseden gizlemeyecek kadar temiz kalpli insanlar var dünyada.
Ne olur onları da hayata düşman etmeyin..
Geceye ay ve yıldız, gündüze güneştirler.
Yoklukları kara zindana çevirir hayatı.
Demedi demeyin!
Kırmayın, incitmeyin..


3 Ekim 2020 Cumartesi

Her nasip, vaktine esirdir ve beklendiği zaman gelmez. 
Gelmesi gerektiği zaman gelir.. 
Ömür de beklemekle geçiyor. 
Bekleyen insan da önünden geçen hiç bir şeyi görmüyor, ıskalıyor hayatı. 
Akıl sonradan geliyor başa, bir işe yaramıyor. 
Hep ders, hep ders.. 
Biz ders almaya doymuyoruz, hayat da ödev vermeye.. 
''Yanındayım.'' diyenler el ele tutuşsa Edirne'den Kars'a kadar uzanır..                                            
Belki de gerçekten el ele tutuşup beni yalnız bıraktılar.
Ama emin olduğum bir şey var; bekleyen, koşandan daha çok yorulur.
Koşanın ayakları yorulur, biraz da nefesi..      
Bekleyenin ise ömrü, ruhu, canı, ayakları, beli, boynu, gözleri, nefesi, her yeri..
Bence mutluluk dediğin, kimseyi memnun etmeye çalışmamaktır.
Çünkü onları mutlu edene kadar, kendi mutluluğunun üzerine su içiyorsun.      
Sonu mutluluk olmayan tüm umutların Allah cezasını versin.