9 Nisan 2020 Perşembe

Bazen ölesiye bir hıçkırık düğümlenir boğazına , susarsın.
Öyle çok susarsın ki sustuğun her kelime beynine beynine mermi misali sıkılır.
Bütün çıkış yolları kapalıyken ve üstüne üstüne geliyorken herşey, gitmek gerekir bazen..
Bazen kalbine gömersin, bazen kendine, bazen bütün hücrelerine...
Bir hoşçakal saatinde canın yanarken; kahkahalar ardına gizlersin, içine içine akıttığın göz yaşlarını...
Umut dediğin; bizim için lûgatta dört harfli bir kelimeden ibaret.
Tek gerçeğimiz var, bize düşen hasret...
Her gece, bütün benliğimle sarılıp uyuduğum delice yüreğimi kasıp kavuran bir yangın misali...
Sen benim bir türlü sönmek bilmeyen yürek yangınımsın...
En acısı da karşında çaresiz olmak !
İnsan çok bildiğini düşündüğü zamanlarda çok yanılıyor.
Her şeyi başarabileceğini umduğun anlarda aslında ne kadar zayıf olduğunu fark ediyorsun.
Zaaflar içinde en güzel zaafımsın seni sevmekten vazgeçer miyim ?
Hayır...
Çünkü bunu istemiyorum.
Bir gün ister miyim ? Muamma...
Öyle çok yazmak istiyorum ki sana satırlar sayfalar dolusu yazmak kalemim kağıdıma küsüyor.
Ben sana küsemiyorum.